5 Ocak 2013 Cumartesi

YÜREĞİNE SOR 34. BÖLÜM

 __Bana kızma Ela.Sevdaya yenik düşmenin ne kadar acı olduğunu bilir misin sen?Sevdiğinin karşısında çaresiz kalmayı,bir böcek gibi ezildiğini hissetmeyi..

  Seni unutamayacağımı bildiğim halde,beynimi parçalarcasına unutmaya çalışmanın ne demek olduğunu bilir misin?

Her an acı içinde kıvranmayı..

Umutsuzca birini sevmenin ne demek olduğunu bilir misin sen?

Peki ya hiç gelmeyeceğini bildiğin halde beklemenin?

Öyle iki gün ağlamayla tükenmiyor bazı aşklar.Unuttum dedikçe alevlendi benim sevdam.Büyüdü,büyüdü ve dört yanımı kapladı alevler.

Hem yanıyorum,bütün bedenim iplik iplik olup dökülüyor.Hem özlüyorum seni sevmeyi.

Her seferinde küllerimden doğuyorum ben.

Seni özlediğimde veya unutmaya çalıştığımda,büyük bir ateşin ortasında buluyorum kendimi.

Yanıyorum..

Ateşe düşmüş pervaneler gibi yanıyorum ama içimde büyüttüğüm aşkımın büyüsünden kaçamıyorum.

Seni seviyorum ve bunu söylemekten utanmıyorum.

Seni gerçekten seviyorum ve artık düş kırıklığımla baş edemiyorum.

Karanlık çöküyor her gece üzerime,nefes alamıyorum.

Şafak sökene kadar uyku girmiyor gözlerime.

Yorgunluktan bitap düşene dek seni düşünüyorum.

Göz kapaklarıma yeniliyorum Ela.

Beni dinlendiremeyen bir kaç saatlik uykunun ardından ter içinde uyanıyorum.

Uyandığım an seni düşünmeye devam ediyorum.Sanki hiç uyumamışım gibi..

  

   Ela gözlerini kırpıştırdı,bir kaç damla yaş süzüldü yanaklarından.Böyle büyük bir aşk.. Bu mümkün müydü? Birkan gerçekten bu kadar çok mu aşıktı?Karşısında duran adamı süzdü.Beyaz tişörtünün üzerine giydiği açık mavi kot ceketi tertemizdi. Pantolonu,ayakkabıları,hatta saçları...

  Birkan'dı bu her zaman ki Birkan.

  Fakat yüzü yabancıydı Ela'ya.Konuşurken ki mimikleri,gözlerinin donukluğu...

  Gitgellerle dolu yüzü incelerken ilk kez merhamet duydu.

  Vurgun yemişti Birkan.

  Diplerde olduğu ve acı çektiği konuşurken titreyen dudaklarından okunuyordu.


  Sinirlendi Birkan,gözlerinden ateşler püskürterek gürledi.

"Ağlama"  Sonra iç geçirdi ,sadece kendisinin duyabileceği bir fısıltıyla "dayanamam"dedi.

Bütün ömrü avuçlarının içinden kayıp gidiyordu.Yaşayamadığı çocukluğu,gençliği,aşkı,aile sevgisi,olmayan dostları,asla göremeyeceği torunları ve ihtiyarlığı..

Tek tek hepsinin uçup gittiğini hissetti.Ciğerlerini patlatırcasına çekerken temiz havayı yutkundu ve nefretinin ardında sus pus olmuş gözyaşlarını iteledi geri gitsinler diye..

 Birkan'ın anında değişen ruh hali Ela nın bir adım gerilemesine neden oldu.Titredi..Fakat onu titreten şeyin cebinde çalan telefonu olduğunu geç kavradı.

  ...ve bir haykırış yankılandı boş arazide.

__Aç şu telefonu..




Hiç yorum yok: