30 Ekim 2012 Salı

YÜREĞİNE SOR 18.BÖLÜM





  Aylardır hiç bu kadar rahatladığını hissetmemişti Ela.
Önce annesiyle daha sonrada ablasıyla uzun uzun konuştu.Akşam yemeği geldiğinde iştahla bitirdi tabağında ki yemeği.Yüzü aydınlanmıştı bir anda,ama hala kararsızdı.

  Serdar'aramak için acele etmek istemiyordu.Daha önce evliliğe hiç bu kadar yaklaşmamıştı Ela.Çekindi.Düşündükçe yüzü kızarıyordu.

  Hazır hissedene kadar beklemek istedi.Tabi bu sürenin uzunluğunu henüz kendisi de bilmiyordu.Belki bir gün belkide bir hafta.

  Ela başını yastığa koyduğunda,gülümsemesine engel olamıyordu.

  Utanmış,mahcup bir çocuk gibi,yıkanmaktan solmuş pembe çiçekli pikesini başına çekti ve huzurlu bir uykuya daldı.

  Sabah uyandığında doğruca terasa koştu.Çünkü annesi kahvaltıyı oraya hazırlamıştı.
Gece çok derin uyuduğu için,sabah uyanmakta zorlanmış ve biraz geç kalmıştı.

  Okulda kendisini bekleyen sürprizden habersiz koştura koştura okuluna gitti.

  Okuluna ulaşması fazla uzun sürmemişti.Anadolu yakasını bu yüzden seviyordu Ela,trafik derdi fazla yoktu.Zaten okuluda evine uzak değildi.

  Hızlı adımlarla bahçeye girerken,başı yerde,kendisini bekleyen Birkan'ı gördü.Fakat durup konuşacak zamanı yoktu.Çok önemli bir dersi kaçırmak üzereydi.

  Birkan aldırış etmemeye çalışsa da bir hayli bozulmuştu.Orada öylece dersin bitmesini bekledi.Kararlıydı,mutlaka konuşmalıydı.


                                                      ---o---o---o---o---o---

  __Merhaba Ela

  __Merhaba,nasılsın?

  __Aslında iyi değil. Sanırım önemli bir dersti.

  __Evet kusura bakma,konuşmaya vaktim yoktu.

  Ela,Birkan'ın söyleyeceklerini az çok tahmin ediyordu ve bu konuşmayı yapmak istemiyordu.Dönüp arkasını oradan uzaklaşmak istedi ama yapamadı.

  __O adam!Yani hesap sormak değil yanlış anlama ama o kimdi?

  __Bunları konuşmak istemiyorum.

  __Neden? Ben o anda çakılı kaldım.Bu güne dönemiyorum.Sen onun yanında yürürken ben arkandan baka kaldım Ela.Sevdiğin mi,seni seven mi yada ne bileyim ağabeyin falan?

  __Yakında evleniyorum.

  Dolan gözlerini kırpıştırdı Birkan.Sonra sımsıkı yumdu.Açtığı an gözyaşlarının akacağı belli.
Başını yere eğdi ve kaşlarının üzerine dökülen saçlarının,yüzünü saklayacağını umut ederek gözlerini sıktı.Belki kırk saniye belkide bir dakika.Ama ona bir ömür gibi geldi.Ela'nın karşısında boynunu büktü çaresizce.

 Buz mavisi pantolonunun dar ceplerine sıkıştırdı parmaklarını güçlükle ve gözlerini açtı.O kızarmış sürmeli gözlerini yerde duran küçük şekilsiz bir çakıl taşına sabitledi.Ayağını bir müddet üzerinde gezdirdikten sonra,hızlıca bir tekme savurdu.Ta uzağa fırlattı o küçük taşı,ardından kafasını taşın gittiği yöne çevirdi.Sanki nereye düştüğünü görmüş gibi..

  Üzgündü Birkan,kırgındı.Çok acı çekiyordu Birkan,çaresizce etrafına bakındı.Keşke yalvarmak çözüm olsaydı.Yalvarırdı Ela'ya.

  Mutsuzdu Birkan,sevgisizdi acı içinde kıvranıyordu ama hala sakindi.Garip bir şekilde sakin.Cani değildi ki o.Aşıktı sadece,çok aşık.

  Güçlükle konuşmasını sürdürdü;

  __Hiç mi sevmedin?

  Ela o an orada ölmek istedi.Gözünden süzülen yaşları sildi.Daha önce hiç bir erkek,karşısında göz yaşı dökmemişti.Üzgündü  ama yapabileceği hiçbir şey yoktu.Gözleri yaramazlık yapmış bir çocuğunkiler kadar mahcup,yavaşça kafasını salladı.Birkan umutla cevabını beklerken,gördüklerine inanamadı.Kafası düştü tekrardan .Dudaklarını ısırdı.Öyle kuvvetli ısırmıştı ki,yere damlayan kanın kokusu burnunu sızlattı.

  O iri elini pantolonunun cebinden çıkarttı ve dudaklarının üzerinde gezdirdi.Eline bulaşan kana baktı uzun uzun.Dalmıştı.Zaten Ela'yı  Serdar'la gördüğünden beri dalgındı.

  Canı öyle çok acıyordu ki,kalbi sızlıyordu Birkan ın.Her şey olabilirdi.Bir çok şey..Ama serseri olamazdı.Çünkü serseri değildi  Birkan,Sadece hastaydı ve tek sorumlusu annesiydi.

  Ela'nın uzattığı kağıt mendille temizledi koyu kırmızı kanı ve tek bir kelime bile etmeden arabasına yöneldi.

                                                            ---o---o---o---o---o---





                                                                  


  



29 Ekim 2012 Pazartesi

YÜREĞİNE SOR 17. BÖLÜM





   Ferda hanım eve giderken,böyle bir evlet verdiği için Rabbine şükrediyordu.Ela'ile her zaman
 gurur duymuştu ama bu sefer ki çok farklıydı.Ailesi için mutluluğu göz ardı eden bir evlat herkese nasip olur muydu acaba.Bu işe bir çare bulmalıydı.Eğer Ela bu teklifi reddetmeye devam ederse Ferda hanım nasıl mutlu olurdu.Kızına borçlu olarak daha ne kadar yaşayabilirdi.

  Hastane evlerine öylesine yakındı ki,henüz bir plan düşünememişken sokağa girmişti bile.Öylece etrafına bakındı Ferda hanım.Bu sokağı oldu olası çok seviyordu.Başka bir havası vardı sanki,evlerin pencerelerinden sarkan çiçekler yıllanmışlığın yanı sıra mutluluğunda simgesiydi.

  Rengarenk açmış çiçeklerin mis kokularıyla doldurdu ciğerlerini ve tekrar derin bir nefes alarak yoluna devam etti.

  Yanında sessizce yürüyen Melisa'yı  unutmuş olmalı ki,küçük kızın sesiyle irkildi.

  __Anneanne pamuk şeker.

   Ve ardından bir ses daha

  __Anne!  Neredesiniz siz?

  Evin terasına dikti gözlerini Ferda hanım.Ela erken gelmişti eve.Kızına el sallarken gözleri buğulandı.Farkında olmadan sıcak bir tebessüm yayıldı yanağına ve minnetle baktı kızına.

                                                      ---o---o---o---o---o---

  __Ohh,küçük bıcırık kapmış yine pamuk şekerini,tabi bize bir şey yok.

  __Gitmedi daha,alayım mı sana da.

  __Tamam ben alırım. Söyle de beklesin.

  __Pamuk şekerciii,bir dakika bekler misin?

  __Tamam abla,gönder çocuğu.

  Ela'nın yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. Serdar'ı hatırlamak için bahaneye gerek yoktu ama "çocuk" kelimesi bundan sonra sadece onu hatırlatacaktı.

  __Benim küçük kızım büyümüş,evlilik çağına gelmiş ama hala şu boyalı şekerlerden vazgeçememiş.

  __Bir yesen sende bayılırsın.

  __Yok kızım,yapış yapış.Yiyemem ben onu.

  __Ne diyeyim sen bilirsin.

  __Ela!

  Ferda hanımın sesinde ki ciddiyeti fark eden Ela,bir an duraksadı.Pamuk şekerinden kopardığı bir lokmalık parçanın parmaklarının arasında eridiğini fark etmedi bile.

  Usulca yutkundu,sakin kalmaya çalışarak ve Serdar konusunu açmayacağını umarak " yine ne oldu"diye inledi.Fakat Ferda hanım pes etmeye niyetli değildi.Ne kızının sitem vari sorusu nede ürkek bakışları,hiçbiri Ferda hanımın söyleyeceklerini durdurmaya yetmeyecekti.

  __Serdar'la evlenmelisin.

  __Anne yapma lütfen konuştuk bunu.

  __Kızım o çok iyi birisi sonra pişman olursun

  __Olmam merak etme.

  __Neden bu kadar katısın,bir yanlışını mı gördün?

  __Hayır öyle bir şey değil

  __Peki o zaman ne,gerçekten merak ediyorum

  __Okuluma odaklanmak istiyorum ben,bunun için nasıl çalıştığımı unutmuş gibisin.

  __Tabi ki unutmadım.Nasıl unutabilirim ki.

  __O zaman daha fazla uzamasın bu konu.

  Ferda hanım Serdar' la konuştuğunu belli etmek istemiyordu ama gerçeklerin kendisini nasıl yaraladığını haykırmamak içinde güç dayanıyordu.

  "Sen onu seviyorsun"deyiverdi bir anda.Ela öylesine hazırlıksız yakalanmıştı ki,gözlerine hücum eden yaşları dindiremedi ve hıçkırıklar eşliğinde konuştu.

  __Anne, neden yapıyorsun bunu bana.Sanki anlatmaya gücüm varmış gibi.Sanki anlatsam bir şeyler değişecekmiş gibi..İstemiyorum işte daha fazla kırıp,parçalamayın beni.

  __Of Ela of.Neden istemediğini biliyorum ve nasıl kahrolduğunu da.

  Artık Ferda hanımda ağlıyordu.Ahşap sedirin üzerinde,yorgunluktan sızmamış olsaydı eğer kesin Melisa da ağlardı.

  __Anne,neler söylüyorsun.

  __Bizim için değil mi? Bunca acı bizim için.

  __Hayır,onuda nereden çıkardın.

  __Boş yere inkar etme.Sen benim kızımsın ,nasıl bilmem nasıl anlamam.

  __Anne

  __Ben bu azapla yaşayabilir miyim Ela,sen beni hiç mi tanımadın.Ben neyim,kimim.Senin hüzünlü yüzüne bakabileceğimi mi sandın.Sebebin olduğumu bile bile soluya bileceğimi mi sandın.

  __Anne,yok öyle bir şey.Ağlama tansiyonun çıkacak yine.

  __Çıksın,ben öleyim.Kızımın ayağına dolanmak tansa öleyim.

  __Sus,Allah aşkına sus.Nasıl konuşuyorsun öyle.

  __Tamam de o zaman.Kabul et teklifi.Kızım ben senin mutlu olmanı istiyorum.Ömrünün sonuna kadar bakamazsın ya bize.Elbet bir yol bulunur.

  __Ben seni çok seviyorum.Nasıl bırakırım.

  __İlahi Ela,Ülke değiştirmeyeceksin ya.Sık sık görüşürüz.

  __Yok olmaz,bırakamam.

  __Ne yani Serdar'ı sevmiyor musun?

  __Beni nasıl utandırdığının farkında mısın?

  Artık ikisi de sakinleşmiş ve tatlı bir sohbete başlamışlardı.Uzun süre orada konuştular.Neler yapabileceklerini tartıştılar,hatta Ferda hanım o kadar ileri gitti ki,gelinliğin modelini bile tasarladı.

                                                        ---o---o---o---o---o---




  

24 Ekim 2012 Çarşamba

YÜREĞİNE SOR 16.BÖLÜM




  SERDAR

   Günler geçmesine rağmen Ela'dan hiçbir ses çıkmaması canımı fena halde acıtıyordu.Bana "hayır"demesini asla istemiyordum.
 Ahh!Güzel gözlü Ela,bakışları bütün dertlerime deva.Seni tanıdıktan sonra,sensiz bir hayatı nasıl düşlerim.Gönlümde ki fırtınaları sen olmadan nasıl dindiririm.Ahh!Yüreğim yangın yeri,içimde yangınlar alev alev..Aşığım Ela'ya çok aşığım.

  Çocukluğum öksüz,gençliğim öksüz,sevdamı da sen öksüz bırakma.Merhamet et bana,merhamet et ki yetim kalmasın düşlerim.Kalp odalarımda yankılanmasın çığlıklarım.Sensizliği kabullenemem,bu defa olmaz.

  Bir kez daha yalnızlığa esir edemem yıllarımı.

  Güzel yüzlü hasretim ara artık,çok uzadı bu ayrılık.Ara da şenlensin içimde ki buruk kalmış çocuk.


                                                        ---o---o---o---o---o---

   Ferda hanım,kolay kolay pes etmeye niyetli değildi.Uzun zamandır kızında ki değişimi gözlüyor fakat soru sormaya cesaret edemiyordu.

  Bu günkü konuşmadan sonra az çok gözü açılmış ve kızının körkütük aşık olduğunun farkına varmıştı.

  Ferda hanım kızını o kadar iyi tanıyordu ki,gözlerinde ki hüznü ilk bakışta görmüş ama teklife neden hayır dediğini algılayamamıştı.

  Ferda hanım bütün anneler gibi evladının çok mutlu olmasını istiyor ve doktor Serdar'ı damadı olarak kabul ediyordu.

  Bunun içinde hiç tereddüt etmeden Serdar'la konuşacak ve ne olup bittiğini ondan öğrenecekti.

  Ertesi gün Ferda hanım,kimseye bir şey belli etmeden,Melisa ile düştü yollara.Hastaneye vardığında fazla hastası olmadığını gördü ve buna çok sevindi.Çünkü özel meseleleri yüzünden doktoru meşgul etmeyi hiç istemezdi.

  Kapıda ki kıza Serdar beyle görüşmek istediğini söyledi.Asistan kız içeri girdi ve bir kaç dakika geçmeden,Serdar bey kapıda beliriverdi.

  __Buyurun,lütfen içeriye girin.

 __Teşekkür ederim.Rahatsız etmiyorum...

   Serdar bey bu cümleyi tamamlamasına izin vermedi.

  __Estağfirullah,ne rahatsızlığı.

  __Dün,Ela bir şeyler söyledi bize.Şaşırmakla beraber sevindik.Fakat,neden hayır dediğini anlayamadık.Size cevap verirken,hangi gerekçeleri öne sürdü.Bir mahsuru yoksa öğrenebilir miyim?

  Serdar o an beyninden vurulmuşa döndü,güzel gözlü  Ela'sı kendisini eş olarak kabul etmeyecakti.Kelimeler ağzından nasıl dökülecekti.

  __Kabul etmedi mi yani?

  __Size cevabını söylemedi mi?

  __Hayır,henüz konuşmadık biz

  __Özür dilerim bilmiyordum.Buraya geldim çünkü Ela "evlenmek istemiyorum"dedi.Fakat gözleri yağmur bulutu gibiydi,dokunsan ağlayacak durumda.Okul,meslek bir sürü şey sıraladı ama üzgün olduğu her halinden belliydı.Belki siz bir şey biliyorsunuzdur diye buraya geldim.

  __Aslında bir şeyler biliyorum ama söylemem ne kadar doğru olur işte onu bilmiyorum.

  __Söyleyin lütfen,kızımı üzgün görmek istemiyorum.

  __Bana çok kızar.

  __O na söylemem. 

  __Aslında Ela sizi düşünüyor.Evlenirse size ihanet etmekten,sizi yarı yolda bırakmaktan korkuyor.

  __Ama bu saçmalık.

  __Hayır saçmalık değil.Ela  sizi çok seviyor ve maddi bakımdan sıkıntıya girmenizi istemiyor.Bunu bende istemem ama mutlaka bir yolu olmalı.

  __Ela sonsuza kadar  bize bakamaz.

  __Eğer Ela'ile evlenirsek hep birlikte yaşayabiliriz..Hem nöbete kaldığım geceler Ela yalnız kalmamış olur.

  __Bunu kabul edemem.

  __Hemen hayır demeyin.Lütfen düşünün.Yoksa Ela'yı sonsuza dek kaybedeceğim.Yanlış anlamayın,mecbur olduğum için değil,seve seve bakarım size,siz benim başımın tacısınız.
Hem sayenizde anne şefkatini tadarım.

  __Anneniz rahmetlimi oldu?

  __Bilmiyorum yetimhanede büyüdüm ben,kimsem yok.

  __Çok üzgünüm.

  __Yoo,Üzülmeyin alıştım artık ama lütfen Ela'yı ikna edin.

  __Elimden geleni yapacağım.Emin ol bir yolunu bulacağım.

  __Buraya geldiğiniz için çok teşekkür ederim.İnanın çok mutlu oldum.En kısa zamanda tekrar görüşmeyi umuyorum.

  __İnşallah,sizin mutluluğunuz için elimden geleni yapacağım.İyi çalışmalar.

  __İyi günler.

 


23 Ekim 2012 Salı

YÜREĞİNE SOR 15. BÖLÜM








  __Sanırım zamanlama hatası yaptım

  __Hayır tam zamanında geldin.Gerçi seni beklemiyordum. 

  __O adam kimdi.Yoksa Birkan mı?

  __Evet,

   __Sen hoşlanmıyorum deyince bende çirkin bir şey hayal etmiştim. Bu adam gayet yakışıklı.Sahi kaç yaşında o.

  __Nerden bileyim ben.Hem sen neden geldin.Henüz kimseyle konuşmadım.

  __Yo yoo baskı yapmaya gelmedim,sadece okulunu merak ettim.Belki birazda Birkan’ı ama söylemeden geçemeyeceğim fena bozuldum.

  __Yok artık.

  __Ciddiyim.Benden bir adım önde.

  __Yarış mı yapıyorsunuz.

  __Hayır ama yarışırsak benim kaybedeceğim ortada.

  __Bu muhabbeti kapatabilir miyiz.Cidden neden geldin.

  __Merak ve kıskançlık…

  __Kıskançlık?

  __Partiye gidecek misin?

  __Hayır.

  __Bezdirdim galiba.

  __Bu gün herkes aynı soruyu sordu.Sıkıldım.

  __Kaç teklif aldın?

  __Sorguya mı çekiliyorum.

  __Sadece merak.

  __O zaman cevap veriyorum bir.

  __Birkan.

  __Ne alıp veremediğin var şu çocukla.

  __Çocuk mu,kesin otuz beş yaşında vardır.Adamı görmüyorsun sanırım fil yavrusu gibi.

  __Haklısın görmüyorum.

  __Eve mi gidecektin.

  __Hayır işe .

  __Kaça kadar  çalışacaksın

  __Dokuz.

  __Ne ! Dokuz çok geç bir saat değil mi? Zaten okulda yeterince yoruluyorsun.Dinlenmeye fırsatın olmuyor.

  __Dinleniyorum merak etme.

  __Ela,evet de .

  __Hani baskı yapmayacaktın.

  __Ama bu baskı değil ki,fikrimi söylüyorum.Bence evet demelisin.

  __Bana zaman ver olur mu?

  __Tamam sustum bu konuyu açmayacağım.Şu Birkan…

  __Birkan da yok.

  __O zaman iş, uyar mı

     Serdar’la salına,salına yürürken çalıştığım işten bahsettim.Yol boyunca konuştuk,şakalaştık.Söz verdiği gibi evlilik konusunu hiç açmadı.Yada beni üzecek herhangi bir konuyu.Ama onun buraya gelmesi beni yeterince üzmüştü.Onunla yan yana yürümek o kadar güzeldi ki kendimi kaptırmak istemediğim halde adeta havalarda uçuyordum. .Bir yanda ailem bir yanda Serdar.Öyle çok acı çekiyorum ki,keşke bir oluru olsa diyorum.
                                
                                                            ---o---o---o---o---o---

  
   O akşam Ela evdekilere bu konudan bahsetmedi.Ertesi akşamda öyle..

 Kendisini toparlaması üç günü bulmuştu.Serdar'ın cevap beklediğini bildiği için son derece gergindi.Çünkü ailesiyle konuşması hiçbir şey değiştirmeyecekti.Ela yine hayır kelimesini kullanacaktı istemeye istemeye.

  Cumartesi günü öğleden sonra,güneş tamda mis gibi çiçeklerini ışığıyla yıkarken çıktı Ela odasından.Düşünmekten bitap olmuş bir şekilde."İnceldiği yerden kopsun artık"demişti odasından çıkarken ama konuya nasıl başlayacağını bir türlü kestiremiyordu.

  Nihayet derin bir nefes aldı.Ciğerlerinin titrediğini hissetti.Büyük bir sınav verecekti az sonra.

  __Anne,çay içeriz değil mi?

  __Sen yaparsın da içmez miyiz.

  __Hayırdır Ela hanım,bu nezaketi neye borçluyuz.

  __Karışma kızıma içinden gelmiş işte.

  Oldukça mahcup bir edayla yanıt verdi Ela.

  __Size anlatacaklarım var.

  __Hah,durduk yere yapar mı ?

  __Aşk olsun abla,duyanda hiç çay demlemiyorum sanacak.

  __Tamam canım,hadi demle de gel .Ne anlatacağını çok merak ediyorum.

   Ela'da nasıl anlatacağını çok merak ediyordu.

  __E hadi ama,çaylarımızı da içtik.Çok merak ediyorum.

  __Kısa bir süre önce evlilik teklifi aldım.

  Ferda hanım,hiç beklemediği bu haber karşısında şaşkınlığını gizleyememiş ve küçük bir çığlık atmıştı.
Ela ise,sözlerine ara vermek istemiyor,bir anda her şey olup bitsin istiyordu.

  __Anne lütfen dinler misin?

  __Okuldan mı ?

  __Hayır okuldan değil.

  __Kim peki,biz tanıyor muyuz?

  __Melisa'nın doktoru Serdar bey.

  __Nee...

   Ferda hanım,artık başka bir boyuta geçmiş ve hayallerini art arda sıralamıştı bile.

  __Hiç öyle umutlanmayın,ben istemiyorum.

  __A-aa.. Şaşırdın herhalde,daha iyisini mi arıyorsun.

  __Kimseyi aramıyorum ben,farkındaysanız okuyorum.

  __Yine okursun.Okumanı istemiyor mu yoksa?

  __Ne alaka ya,iki dakikada yazdınız senaryoyu.

  __Ne o zaman, neden istemiyorsun?

  Ne diyecekti Ela şimdi"çok aşığım ama sorumluluklarım mı var".Nasıl kurtulacaktı bu meseleden,ona bu kadar aşıkken.Sanki kurtulmak istermiş gibi...İçi yana yana nasıl hayır diyecekti.

  __Okulumu bitirip meslek sahibi olmak istiyorum ben,ısrar etmeyin.Sadece bilginiz olsun diye söyledim.

  __Sen yinede iyice düşün,hemen cevap verme.

  __Yeterince düşündüm,kararım kesin.

  __Ne diyelim kızım sen bilirsin.Hayat senin hayatın ama bizi düşünüyorsan bizim için "hayır"diyorsan,çok üzülürüm.

  __Neden üzüleceksin,yok öyle bir şey.Düşünmeyin bunları ben halimden memnunum.

  Ela konuyu şimdilik kapatmıştı ama Ferda hanım kolay kolay pes etmeyecek ve Ela'yı daha fazla üzecekti.

  Fakat,Ela'nın yapması gereken bir şey daha vardı.Bütün bunları Serdar'a anlatmak ve maalesef onuda bu güzel rüyadan uyandırmak.

  "Keşke"dedi Ela içinden..

  "Keşke bütün bunların bir çözümü olsa ve ben hayallerimden uzaklaş masam".

  Sonra bir dua döküldü dilinden,gözlerinden süzülen yaşlar eşliğinde;

  "Ya Rabbim

  Onu bu kadar çok severken sen bizi ayırma.Bu zor sevdayı kolaylaştır,bütün yollarımızı huzura çıkar"
                                                                                                                                                   " AMİN"

  



YÜREĞİNE SOR 14.BÖLÜM




  SERDAR
  
  Akşam üzeri Ela beni aradığında boş boş oturmuş hayal kuruyordum.Sesimde ki belirgin heyecana mani olamamıştım.Daha doğrusu olmak da istememiştim.

  Bunlarla ilgilenecek kadar toy değildim.Duygularımı bilsin istiyordum.Onu nasıl heyecanla beklediğimi görsün. 

  Bu gün fazla yoğun değildim,bu yüzden de çok yorulmamıştım.Oldukça dinç çıkacaktım Ela'nın karşısına.Teklifimi kabul edeceğinden öyle çok emindim ki.

  Onu görene dek, o ana dek umudumu hiç yitirmemiştim.

  Yine aynı masaya oturdum,biz de bir anısı olsun istiyordum. ileri ki yıllarda evlatlarımıza anlatacağımız küçük ama şirin bir anı.

  Kafenin ahşap,bal rengi lambri tavanında gezindi gözlerim.Sarkıt şeklinde parıldayan avizeleri inceledim tek tek.

  Sonra pencerelere takıldı bakışlarım.O an annem geldi aklıma...

  Annemi düşünmeye zorladım kendimi.Onun evi nasıldı acaba.Pencerelerden sarkan tülleri tıpkı bu kafede olduğu gibi şeffaf mıydı.Üzerinde minik papatyalar var mıydı,baharı müjdeleyen..

  Deli gibi özlediğim annem düştü yine düşüncelerime."Alıştım,artık aştım"dediğim sözlerim geldi aklıma.Alışamadığım geldi.

  Bedenimin bir kor gibi alev aldığını hissettim.Ama ne garip ki yine üşüdüm.Sadece üşüdüm.

  Sonra Ela'yı gördü, aşkla yanan gözlerim.Vücut ısım yükseldi bir anda,kor düşüncelerden sıyrıldı zihnim.

  O acı,elemli üşüme hissim kaybolup gitti.

  Isındım...

  Ta ki gözlerinde ki buğuyu görene kadar.İçli,derin bakışlarına bıraktım kendimi.Benim olmayacak olan o gözlere daldım binlerce kez.

  Sebepleri sorguladım.Çözüm yolları ürettim ama anladım ki Ela'm,güzel yüzlü Ela'm artık masal bile olamayacak kadar uzaktı bana.

  Aile kavramı bağladı elimi kolumu.

  Bilemedim,bir yanım ona hak verirken,diğer yanım kimsesizliğine ağladı haykıra haykıra.

  Ben olsam ne yapardım,Bilemedim..

  Çekip gitmek geldi içimden bir an,benim olmayacak olan yarin gözlerine bakmak acıttı içimi ama,Gidemedim.



    ELA

  Dünden kalmayım hala..

  Serdar'ın beni o halde görmesi utanç listemi uzatmaktan başka hiç bir işe yaramadı.

  Ben hala kararımı değiştirmedim,değiştirmeye de niyetim yok.Keşke olabilse ama buna imkan yok.

  Bu gün şu meşhur yaza merhaba partisi günü.Aslında çok merak ediyorum.Daha önce hiç partiye gitmedim ama Birkan'la partiye gitmektense evde oturup ders çalışmayı tercih ederim.

  O çocuk da garip bir şeyler var beni iten.Hatta korkutan.

  __Ela.Sabahtan beri seni arıyorum,neredeydin.

  __Bu gün geç geldim.Öğleden önce dersim yoktu.Nasılsın?

  __Berbat.Dünden beri seni ve Birkan'ı düşünüyorum.

  __Dilan inan düşündüğün gibi değil.

  __Ne düşüneceğimi bilemedim ki.

  __Dün yanıma geldi ve bu akşam ki partiye beraber gitmeyi teklif etti o kadar.

  __Sen ne dedin ?

  __Tabi ki olmaz dedim.

  __Kiminle geliyorsun peki?

  __Ben gelmiyorum.

  __Neden? Çok eğleneceğiz.

  __Gitmek istemiyorum.

  __Biliyor musun ben Taner'le gidiyorum.

  __Kötünün iyisi mi diyorsun.

  __Eee ne yapalım Birkan'ı sana kaptırınca seçenek kalmadı.

  __Aşk olsun.Ben ondan hiç hoşlanmıyorum biliyorsun.

  __Ama o senden çok hoşlanıyor ve sanırım şuan seni çağırıyor.

  __Ne ?

  __Arkada bak çıkış kapısının orada.

  Gerçekten de arka mı döndüğümde Birkan'ın beni çağırdığını gördüm.Eliyle küçük bir gel işareti yapmıştı.Tıpkı kedi çağırır gibi..

  Çaresizce Dilan'a baktım.Onu gerçekten çok seviyordu ve sanki başka kimse kalmamış gibi bana musallat olması Dilan'ı çok üzüyordu.

  İstemeye istemeye çıkış kapısına yöneldim.

  Ayaklarım betondan kalıplara batırılmış gibi..

  Öyle ağırlar ki,yürüyemiyorum.Bir el çekse diyorum beni ama nafile,ağır ağır gidiyorum yanına.

  Ardımda nemli gözlerle olduğunu tahmin ettiğim Dilan'ı bırakarak.

  Yanına yaklaştıkça yüzü netleşiyor.Güneş gibi parlayan yüzünden derin bir kasvet seziyorum.

  Elimde olmadan üzülüyorum ama hislerim acımaktan öteye gitmiyor.

  __Seni dinliyorum.

  __Dün için özür dilerim.Biraz fazla üzerine geldim sanırım.

  __Sorun değil.

  __Kararını değiştirmiş olabileceğini düşündüm.

  __Hayır Birkan,kararım aynı.Partiye gelmiyorum.

  __Seninle arkadaş olmak istiyorum.

  __Beni yanlış anlama ama,erkeklerle arkadaşlık etmiyorum.

  __Biliyorum fakat ben ciddiyim.

  __İstemiyorum.

  __Neden?

  __ELA...

  
   Gürültünün içinde dalga dalga yankılanan sesin sahibini hemen tanımıştım.Birkan'la aynı anda döndük sesin geldiği noktaya ve ben Serdar'a doğru ilerlerken "işte" dedim.
   
 __İşte sebep bu.



  

  

20 Ekim 2012 Cumartesi

YÜREĞİNE SOR 13.BÖLÜM

 Kafası kollarının arasında gömülü olduğu için,uğultu şeklinde yayılan sesin sahibini tanıyamamıştı Ela.Sakince kaldırdı kafasını ama karşısına bakmadı.Başı hala öne eğikti.Önce göz yaşlarını sildi ve Birkan olmamasını umarak bakışlarını sesin geldiği noktaya çevirdi.

  __Ne oldu ?

  Tek bir kelime bile söyleyemedi  Ela.Öylece karşısında duran siluete bakıyordu.Gözleri hala ıslak ve bakışları donuk.Olanlara bir anlam yüklemeye çalışırken,tiz bir gıcırtıyla çekildi,karşısında duran sandalye.

  Ela cevap vermeden önce,sesinin kontrollü çıkacağından emin oldu.Daha doğrusu öyle olduğunu düşündü fakat,ağzını açtığı anda heceler fısıltıya döndü ve konuşamayacağını fark etti.Sustu.

  __Konuşmak ister misin ?

  Ela,başını tekrardan önüne eğdi ve eline aldığı bir peçeteyle önce gözyaşlarını sonra burnunu sildi.Başını sol tarafına çevirdi ve müziğin geldiği noktaya dikti bakışlarını ama bu sefer çalan şarkı hiç de hisli değildi.Etrafındaki insanların gülen yüzlerini inceledi kısa bir müddet.Nasılda mutlulardı.

  __Ela,konuşmak istemezsen anlarım ama gerçekten beni korkutuyorsun.

  __Neden gitmedin?

  __Seni burada tek başına bırakamadım.

  __Beni düşünmene gerek yoktu.

  __Tabi ki vardı.

  __Yoktu...

  Ela bu son kelimeden sonra hafif tebessüm etti.Tatlı tatlı atışmaları hoşuna gitmişti.

  __Neden tartışıyoruz ki.

  __Ben tartışmıyorum.Ardımdan ağlayan sendin.

  __Hiç de bile.

  __Neden o zaman.Yoksa Birkan mı?

  __Birkan deme ne olur.Gerçekten hiç hoşlanmıyorum ondan.

  __Peki benden?

  __Sen hep böyle misin?

  __Böyle mi derken?

  __Yani....aklına geleni söyleyen ? Biraz daha çekingen olabilirdin mesela yada mesafeli.

  __Aslında haklı olabilirsin,bundan sonra karşında dudaklarımı kemirir,tırnaklarımın kenarlarındaki deriyi soyarım.Yada ne bilim yüzüne bakıp bakıp gülerim.

  __Onu zaten yapıyorsun.

  __Hadi ya,hiç farkında değilim. Neyse biz kendi konumuza dönelim.Neden ağladın.

  __Bunu unutabilir miyiz?

  __Seni göz yaşı dökerken gördüm,sanırım bir ömür unutmam.

  __Gitmiş olmalıydın.

  __Konumuz bu değil.

  __Beni çok zorluyorsun.

  __Haklısın,üzgünüm,özür dilerim ama neden?

  __Bilmiyorum.

  Serdar şakaklarını ovuşturdu. Ela'nın üzerine fazla gittiğinin farkındaydı ama bu gece mutlaka bir cevap almalıydı.Başka şansı olmayabilirdi .

  __Peki o zaman,baştan alalım mı?

  __Nasıl yani?

  __Şöyle ki,neden evlilik teklifimi kabul etmedin.

  __Teklif mi? Hani nerede ?

  __Evet biraz damdan düşer gibi oldu ama aynı kapıya çıkmıyor mu ?

  __Biliyor musun,benim babam yok.Kısa bir süre önce onu trafik kazasında kaybettik.

  __Çok üzgünüm başın sağ olsun.

 __Teşekkür ederim.

  __Şirin bir evimiz var,müstakil,bahçe içinde.Bahçemiz öyle çok büyük değil ama annem için bir cennet.Görsen sürekli ekip dikiyor.Elinden gelse inek falan yerleştirecek içine .

  Birde terasımız var,orası da benim cennetim.Mis kokulu çiçeklerin içinde yapıyorum bazen kahvaltımı. Yada kahvemi yudumluyorum.

  Ablam da bizimle kalıyor, tabi Melisa 'da.İki katlı şirin bir ev.Ama iki katlı olduğuna aldanma.Öyle çok büyük bir şey değil.Tabi bize yetiyor.Canım babam...Bize ondan miras.

  Hepimiz bir evde yaşıyoruz işte..Ablamla ben çalışıyoruz,annemde küçük hanımla ilgileniyor.

  Şimdi ben,çekip gidersem....

   Ela'nın gözleri tekrar doldu,beni anla dercesine Serdar'a baktı.

  __Bunun için mi hayır diyorsun?

  __Ben kendime bir söz verdim.Öğretmen olacağım ve anneme bakacağım.Şimdi daha yolun başındayken pes edemem.

  __Ela bu pes etmek değil.

  __Ne olur anla beni,olmaz.

  __Peki annene söyledin mi?Onların haberi var mı ?

  __Tabi ki hayır.

  __Neden? Dur ben söyleyeyim,seni ikna etmelerinden korkuyorsun değil mi?

  __Bana ihtiyaçları var,bencilce davranamam.

  __Benim de sana ihtiyacım var.İçinden gelenleri söyle lütfen,böyle bir Mesuliyetin olmasaydı cevabın ne olurdu.

  __Ama böyle bir mesuliyetim var.

  __Olmasaydı.

  __Seni tanımayı bende isterdim.

  __O zaman "evet" de. Evim büyük,ailende bizimle kalır,hep birlik  de yaşarız.

  __Asla böyle bir şeye razı gelemem.

  __Lütfen annenle konuş.Ben bu cevabı kabul etmiyorum.Sen konuşmayacaksan çiçeğimi ve çikolata mı alır ben gelirim.

  __Sakın.Öyle bir şey yapmazsın.Yapamazsın.

  __Emin misin ? Cevabın "evet"olana kadar seni bekleyeceğim.

    

   Ela için"evet"demek o kadar zordu ki,bir yanda ailesi diğer yanda yürek yangını.

  Serdar,hiç beklemediği bir anda hayal olmaktan çıkmış ve en gerçek yüzüyle,kanlı canlı karşısına geçmişti.

  Bu olasılık dışı bir olaydı.Hiç beklemediği... Hem çok sevinip hemde çok üzüldüğü....


    __Artık kalkalım mı? Yalnız bu sefer seni burada bir başına bırakmıyorum.

  __Olur.


    Taksiye bindiklerinde Ela,şaşkın gözlerle Serdar'ın kendi evlerini tarif edişini dinliyordu.

  Serdar sustuk tan sonra,Ela konuştu;

   __Sence şaşırmalı mıyım?

  __Önemli bir şey değil.Basit,küçük bir istihbarat..

  __Hmm.. peki bu "basit,küçük"istihbaratlardan başka var mı ?

  
      Olumsuz bir şekilde başını salladı Serdar.Daha fazlasının Ela ya saygısızlık olacağını düşünmüştü çünkü.Hatta okulunu bile sormamıştı yada soruşturmamış..

  O an bir şimşek çaktı Serdar'ın haylaz beyninde.

  __Hangi okula gidiyorsun?

  __Yedi Tepe..

  __Vav süper.Diğer yakada olmaması güzel.

  __Evet,trafik derdim yok.

  __Yol ne çabuk bitti.

  __Sanırım ev yakın olduğu için ..

  __En kısa zamanda ara olur mu?

  __Olur,ararım ama..

  __ İyi akşamlar Ela,güzel haberlerle bekliyorum.

  __İyi akşamlar..

  






  

19 Ekim 2012 Cuma

YÜREĞİNE SOR 12.bölüm




  Okulun en kuytu köşesinde,garip,şekilsiz bir taşın üzerinde dakikalarca gözyaşı döktükten sonra ayağa kalktı Ela.Üzerine yapışan tozları silkeledi ve usulca okuluna yöneldi.O an tek yapmak istediği tuvalete koşup yüzünü gözünü yıkamaktı.Nitekim öylede yaptı. 

 Ayna karşısında üzerine çeki düzen vermeye çalışırken ikinci kez kızdı kendisine,hiç makyaj malzemesi olmadığı için.Fakat bu kez her şey çok farklıydı.Ela süslenmek için değil yüzünde ki kırmızılığı kapatmak için ihtiyaç duyuyordu onlara.Birkaç kez yüzüne soğuk su çarptıktan sonra,bir miktarda olsa rengi yerine gelmişti.

  Dar kot pantolonu ve sütlü kahve badisi bu buluşma için çok da uygun olmasa da,davetkar görünmek istemiyordu.Uzun askılı çantasını lavabonun kenarından aldı ve tek hamlede boynundan geçirdikten sonra hiç düşünmeden kafe ye gitti.

  Tamda tahmin ettiği gibi Serdar'ı aynı masada beklerken buldu.

  __Merhaba,hoş geldin.

  Tebessüm etti Ela,hoş buldum dercesine kafasını salladı ve yavaşça sandalyesine oturdu.

  __Ben daha fazla düşünmenden korkuyordum.Beklemek çok da hoş olmuyor.

  __Seni boş yere umutlandırmak istemedim.Bu yüzden acele ettim.

  __Nasıl yani,cevabın hayır mı ?

  __Evet,bunun için üzgünüm.

  Hayal kırıklığına uğrayan Serdar'ın ağzından güçlükle döküldü kelimeler.

  __Peki ama neden?

  __Nedeni önemli değil ki,hem sana daha öncede söylemiştim.Okuyorum ben.İkiye bölünemem.

  __Okulunu sorun etme,eğer tek sorun buysa halledilemeyecek bir şey değil.

  __Üzgünüm..

  O an Serdar,perişanlığını gizlemeye çalışmadı,sağ elini kaldırdı ve sanki baş ağrısı çekiyormuş gibi alnını sıvazladı.Başı önde olduğu halde hafifçe gülümsedi.Ama bu daha öncekilere hiç benzemiyordu.Tebessümüne duyduğu derin acıyı saklamıştı.Ela ile göz göze gelmekten çekindi,kim bilir belkide kızaran gözlerini görmesini istemedi.

  Bütün bunlara inat bir şarkı çalmaya başladı içli içli...

  Serdar,elini alnından çekmeden kafasını hafifçe sağa çevirdi ve müziğin geldiği noktaya kilitledi bakışlarını.İçinden küfrediyor olmalıydı.


  __Bizim için çalıyor olmalı.

  __Serdar...

  __......

__Ben,gerçekten üzgünüm..Ama bu noktaya geldiğimizi bilmiyordum.

  __Ne yani bir heves mi sanmıştın.

  __Yo hayır ama beni hiç tanımıyorsun bile,belki ben çok kötü birisiyim.

  __Ela yapma,avutulmaya ihtiyacım yok.

  Ela,sebepleri anlatmak istemiyordu ama Serdar ın bu kadar hırpalanacağını tahmin etmemişti ve gerçek bir neden duymayı hak ediyordu. Tam ona bir açıklama yapmak için ağzını açacaktı ki telefonu çaldı.

  __Özür dilerim,sessize almalıydım.

  __Sorun değil,toplantı yapmıyoruz.

  Ela telefonun ekranına baktığında açmakla açmamak arasında gidip geldi.Şu an arkadaşıyla konuşmak en son düşündüğü şeydi..

  __Konuşmak istemediğin biri mi?

  __Yoo hayır.Efendim Dilan.

  __Evde değilim ne oldu?

  __E-evett,öyle bir şey oldu.

  __Bunları sonra konuşsak,şuan müsait değilim.

  __Hayır ne Birkan'ı.

  __Evet konuştum ama şuan yanımda değil.

  __Hayır ne ihaneti,Dilan üzüyorsun beni.

  __Sonra konuşalım.

  __Partiyle ilgili oldu mu?Kapatıyorum,arayacağım seni.

  Serdar tek kaşı havada Ela'nın gizemli telefon konuşmasını dinliyordu ve bunu yaparken Ela 'nın gözlerinin içine bakıyordu.Nihayet,telefonu kapatabildikten sonra,Ela al al olmuş yanaklarla Serdar 'a baktı ve  bir kez daha özür diledi.

  __Birkan öyle mi?Sebep bu mu ?

  __Tabi ki hayır.

  __Peki konuşmalarından ne anlam çıkarmalıyım?

  __Özetlemem gerekirse,yarın ki yaza merhaba partisine davet edildim.

  __Birkan tarafından.

  __Evet.

  __Sonuç??

  Ela hesap vermek zorunda değildi ama bu ufak kıskançlık hoşuna gitmişti.

  __Immm bir bakalım,sanırım arkamda reddedilmiş bir psikopat bıraktım.

 Ela sözler ağzından çıkar çıkmaz pişman olmuştu.Serdar 'ın alınmasından korktu.

  __Yani şey..

  __Sanırım psikopatlar iki oldu.

  __Bu akşam kaçıncı oldu bilmiyorum ama bu sefer gerçekten çok özür dilerim.Sanırım fena çuvalladım.Ama ne olur kendini Birkan'la kıyaslama,o gerçekten çok tuhaf biri.

  __Neyse sana şimdiden iyi eğlenceler.Seni eve bırakmamı ister misin ?

  Ela çok bozulmuştu,bu kadar çabuk ayrılmak istemiyordu.Biraz daha konuşmaları gerekiyordu.Uzun uzun o siyah gözlere bakmak istiyordu.Ama sustu hiçbir şey söyleyemedi.

  __Hayır teşekkür ederim.Ben biraz daha oturacağım.

  __Peki o zaman,sana mutluluklar.

  Mutluluk artık çok uzaktı.Serdar "iyi akşamlar"dedikten sonra ayrılmıştı masadan ve Ela ardından bakarken süzülen göz yaşlarına engel olamamıştı.

  Güzel bir rüyadan uyanmıştı kan ter içinde ve onu teselli edecek hiç kimse yoktu yanında.Ailesini düşündü "değer mi"dedi,içinden.Sonra utandı düşüncelerinden.Değerdi tabi binlerce kez değerdi.

  Masanın üzerindeki  kollarını bir yastık gibi kullandı ve başını üzerine koydu.Orada uyumak istedi,uyumak ve her şeyi unutmak.Tatlı rüyalar görmek istedi,Serdar'ı istedi belki bin birinci kere.

  Gözlerinden akan yaşları silmedi,kafasını öylesine gömmüştü ki kollarının arasına kimse görmezdi zaten.

  Sessizce ağladı Ela.. Ta ki....

  __Hayırdır küçük hanım gece uyumadınız sanırım ?