16 Kasım 2012 Cuma

YÜREĞİNE SOR 26. BÖLÜM.




  BİRKAN

 Son zamanlarda yapabildiğim en iyi şeyi yapıyorum yine,

 Artık okumayacağını bildiğim halde,yazıyorum.

 Bir defterin soluk çizgilerinden taşıyor harflerim.

 Umursamıyorum..

 Yalnızca yazıyorum duygularımı.

 Belki bir gün..

 Belki ben öldükten sonra..

 Belki de kim bilir,kafa kafaya okuruz,yitirdiğim sevdanın acıklı aşk namelerini..

 Belki göz yaşı dökersin,mezarımın başında,

 Akıttığın göz yaşlarıyla nemlenir toprağım.

 Belki bir filiz yeşerir benden sonra..

 Yeşerttiğin filizle çürütürüm bedenimi..

 Kim bilir...

 Belkide hiç okunmaz bu satırlar,

 Benimle beraber yok olup,giderler..



 Bir camın buğusundan yansıyan isim kadar,

 Yalnız ve solgunum şimdi.

 Onursuz deme sakın,aşkı anlamaz mı senin o taş kalbin.

 Son bir yakarış benimki si,

 Ölmeden önce ki son sözlerim.

 Bataklığa saplanmış bir kuşun,son çırpınışları gibi..

 Öyle içten,öyle çaresiz.

 Seni düşünmüyorum artık hayallerimde,

 Yalnızlığa alıştırıyorum duygularımı.

 Sanki alışabileceklermiş gibi..

 Seni özleme meye çalışıyorum,

 Sonra kızıyorum kendime,

 Hala deli gibi özlediğim için.

 Seni özlediğim için kızıyorum kendime,Ela.

 Son zamanlarda kendimle savaşıyorum,

 Yeniliyorum..

 Zaferini kutlamalı sın,

 Ben her an,aşkına yeniliyorum,Ela.

 İçimin acısını bir görsen,

 Bir yansa için,tıpkı benim gibi..

 Belki o zaman anlarsın ,neler çektiğimi.

 Aşkın beni böylesine inciteceğini düşünmezdim,önceleri..

 Her zerrem acı,her acım,işkence.

 Lime,lime olup,parçalanıyor kalbim.

 Nasıl bir vicdan sende ki.

 Bende tüten aşk Ela!

 Sende ki nasıl bir nefret.

 Şimdi şikayetçiyim,yaşattıklarından.

 Ben böyle bir hayatı istemiyorum.

 Ölmek istiyorum,

 Ölmek,sonra tekrardan dirilmek.

 İçim kazınsın istiyorum,

 Kalbim sökülsün yerinden.

 Çık git istiyorum hayatımdan,

 Özgür bırak beni..

 Özgür kalmak istiyorum ben Ela,

 Tekrardan yaşadığımı hissetmek.

 Bu acı veren aşktan kurtulmak istiyorum.

 Senden kurtulamıyorum,Ela.

 Söküp atamıyorum içimden,duygularımı.

 Nafile Ela.

 Çaresi yok,

 Ne ölüyor,nede unutabiliyorum.

 Çaresizce seni çok seviyorum.


                                               ---o---o---o---o---o---










15 Kasım 2012 Perşembe

YÜREĞİNE SOR 25. BÖLÜM




   __Nasıl buldun?

  __Çok güzel.Ben böyle hayal etmemiştim.

  __Sen nasıl düşünmüştün?

  __Bu kadar çok çiçek beklemiyordum,insanın içi açılıyor.

  __Evet,burayı çok seviyorum.

  __Benim evim böyle değil ama,apartman dairesinde oturuyorum ben,gerçi sen istersen her yanı çiçek bahçesi yaparım.

  __Hiç sanmıyorum.Burayı çok seviyorum ama maalesef ben ilgilenmiyorum.Hepsiyle tek tek annem ilgileniyor.

  __Belki annende bizimle kalır.

  __Hayır,o meseleyi hallettik biz annemler burada kalmaya devam edecek.

  __Ama "sorumluluklarım var" demiştin.

  __Hala var.Aldığım bursu anneme vereceğim,tabi masraflarımı sen karşılarsan.

  __O nasıl söz öyle,bundan sonra bütün sorumluluğun bana ait.

  __Teşekkür ederim.

  __Çaylar geldi,hoş geldin Serdar bey oğlum.Nasılsın?

  __Teşekkür ederim efendim,iyiyim. Siz nasılsınız.?

  __Sağ ol evladım nasıl olayım bir telaştır aldı beni.

  __Evet,bende de aynısından var.Ela beni çok mutlu etti.

  __Hepimiz mutlu olduk,Allah mutluluğunuzu bozmasın.

  __Amin.Bu arada ellerinize sağlık,masa çok güzel görünüyor.

  __Hadi başlayın o zaman.Hepinize afiyet olsun.

  __Eviniz çok güzelmiş.Bundan sonra hafta sonları buradayım.

  __Ne zaman istersen gelebilirsin,burası artık seninde evin.

  __Teşekkür ederim efendim,çok naziksiniz.

  __Düğün işini konuştunuz mu?

  __Hayır,henüz konuşamadık.Ela nın son haftaları bir hayli yoğundu.

  __Okulu tatile girdi artık,uzatmayın da tatilde nişanı yapalım.Ela kızım sende bir şeyler söylesene.

  __Annem biraz aceleci,her şey biran önce olsun bitsin istiyor.Anlaşılan benden kurtulmaya çok hevesli.

  __Aşk  olsun Ela.Ben senin mutlu olmanı istiyorum.

  __Annen haklı,bu gün karara bağlayalım.Yalnız ben tek başıma yaşıyorum,bildiğim tanıdığım bir akrabam yok.Ama adet yerini bulsun derseniz,doktor arkadaşlarla Ela'yı istemeye gelebiliriz.

  __Yok oğlum ne gerek var,sen canını sıkma.Onlar teferruat,siz mutlu olun da gerisinin önemi yok.

  __O zaman nişanı önümüzde ki ay yapalım mı ? Sen ne dersin Ela,bir ay hazırlıklar için yeterli olur sanırım.

  Ela annesine baktı,paraları yoktu ve bir ay para biriktirmek için çok kısa bir süreydi.Eğer annesinin istediği gibi salon tutacaklarsa,bunu ödemekte zorlanacaklardı.

  Ferda hanım kafasıyla olur işareti yaptığı halde,Ela hala tedirgindi.

  __Ela! Bir şey söylemeyecek misin?

  __Ela utandı sanırım.Olur evladım bizim için uygundur.

  __Dalmışım kusura bakma,annem olur dediyse olur tabi.

  __Sen ne düşünüyorsun?

  __Benim içinde uygun.

  __ Tamam o zaman.Nerede yapalım?

  __Salon tutarız diye düşündük.

  __Aslında benim çalıştığım hastanenin derneği var.Buraya da yakın,dernek binasında yapabiliriz.Kutlama bölümü de var,üstelik çalışanlarına ücretsiz.İsterseniz ben orayla konuşabilirim.

  Ela'nın yüzü aydınlandı birden.Hiç düşünmeden"olur" dedi.Ailesini gereksiz bir masraftan kurtardığı için Serdar'a içten içe teşekkür etti.

                                                              ---o---o---o---o---o--- 


  __Şu dernek binası,nasıl bir yer?

  __Oldukça lüks,hastaneyi biliyorsun,pahalı bir yer.

  __Evet,oldukça.

  __Derneği de kendisine yakışacak şekilde işte,önümüzde ki hafta gider bakarız.

  __ Neler yapılıyor orada?

  __Yardımlaşma derneği.Bağış toplanıyor ve  parası olmayanların tedavisi yapılıyor.Evsizlere oda ve yemek imkanı sağlanıyor.

  __Çok güzelmiş.

  __Evet.Birde toplantı salonu var.Seminerlerimizi orada yapıyoruz,yurt dışından gelen konukları orada ağırlıyoruz.Tıp her gün ilerliyor,konferanslarımız oluyor.Pek boş kalmıyoruz yani.

  __Peki kutlama salonu?

  __Dernek beş katlı.En üst katını komple kutlamalara ayırmışlar.Bazen yardım için müzayede düzenleniyor,yılbaşı kutlamaları yapılıyor yada bizim gibi nişan düğün yapanlar için.Hatta dışarıdan halk da farklı organizasyonlar için kiralayabiliyor.Buda derneğe büyük katkı sağlıyor.
  

  __Çok hoşuma gitti.Peki ya sen.Dernek çalışmalarına katılıyor musun?

  __Tabi ki.Kimsesiz ve yoksul çocukları araştırıyorum.Onların tedavileri ve bakımlarıyla ilgili çalışmalar yapıyorum.Hatta yalnız kalmış,kimsesiz çocukları topluma kazandırmak için eğitim alıyorum.

  __Zor olmuyor mu ?

  __Onlar bilmiyor.onlara öğretilmiyor.Tabi ki zor .Çünkü kimsesizlik işlemişse bir çocuğun yüreğine,kolay kolay güvenemiyor insanlara.

  __Başarılı olabiliyor musun?

  __Nadiren.Çünkü bu bir günlük bir şey değil yada ilacı yok.Önce güven veriyorum,birilerine güvenmeyi öğretiyorum.Sonra bildiği tüm yanlışları doğruya çeviriyorum.Öğrendiği her şeyi sil baştan öğretiyorum.Bu hiç kolay değil.Uzun zaman istiyor.Maalesef ki  bu sürede kimi suça karışıp hapse giriyor kimide kavga ya karışıp ölüyor.

  __ Çok acı.

  __Maalesef öyle.

  __Sen nasıl ....

  __Çekinme sor.Bana her şeyi sorabilirsin.

  __Daha önce konuşmuştuk anlatmıştın ama sen nasıl doktor oldun?

  __Biliyor musun bu bir nasip meselesi.Bende onlar gibi olabilirdim .Serserinin ayyaşın teki olabilirdim ama olmadım.Çünkü;Seni kalbime koyan Rabbim ne mutlu ki kaderimi böyle yazmış.Ben kadere inanırım.Sonuçta her şey Allah tan.

  __Evet ama bizim de bir şeyler yapmamız gerekmez mi?

  __Gayet tabi,Ben inandım,istedim.Çocukluğumdan beri tek hedefim doktor olmaktı.Çok çalıştım.Öyle armut piş ağzıma düş olmuyor bu işler.

  __Demek ki iyi kalpli uslu bir çocuktun.

  __Başka sansım yoktu ki.Ceza almamak için yaramazlık yapmazdım.Belkide korkak bir çocuktum.

  __Ceza verirler miydi?

  __Karanlık odalar vardı.Yaramazlık yapan oraya girerdi.Mahkumların hücre cezası gibi düşün.

  __Acımasızca.Sen hiç ceza aldın mı ?

  __Defalarca.Ceza almak için illa yaramazlık yapmamız gerekmiyordu ki,üzerimiz kirlendi diye bile ceza alırdık.

  __Korkar mıydın?

  __Çok.Annemi düşünürdüm hep.Bir gün,öğretmenimiz;"yaramazlık yaptığınız için bıraktı anneniz"dedi.Hep onu düşünürdüm.Ne yapmış olabileceğimi düşünürdüm.

  "Keşke kendi evimizde de karanlık oda olsaydı "derdim,bazen."Buraya bırakacağına cezamı evde verseydi"derdim.Kendi evimizde daha az korkacağımı düşünürdüm.Dışarıda annemin beni beklediğini..

  Çocukluk işte...Ne kadar masumduk.

  Oo ağlama ama,ağla diye anlatmadım ki bunları.

  __O günlerde yanında olmak isterdim,elini tutup korkma demek.

  __Şimdi yanımdasın ya, yeter bana.

  __O izleri silemem ki.

  __Bundan sonra iz bırakmazsın olur biter.

  __Asla,asla seni üzmeyeceğim ve o günleri unutturacağım,inan bana.

  __Sen yanımda ol da gerisi boş.


                                                   ---o---o---o---o---o---


13 Kasım 2012 Salı

YÜREĞİNE SOR 24. BÖLÜM


  

        SERDAR 

  Ela'nın  evlenme teklifimi kabul etmesinin üzerinden koskoca iki hafta geçmişti.Artık sözlü sayılırdık ama yinede fazla görüşemiyor ,yalnız sık sık telefonda konuşuyorduk.

  Dün cumartesi olduğu halde Ela mesaiye kalmış ve görüşemeyeceğimizi söylemişti.Oysa bütün bir haftayı onunla karşılaşmanın hayaliyle geçirmiştim.

  Akşam dokuzdu sanırım,Ela aradı ve bu gün için kahvaltıya beklediklerini söyledi.Heyecandan elim ayağım titredi.Bir çırpıda "gelirim"dedim.Nasıl gitmezdim ki,çağıran Ela olduktan sonra.

  İlk defa sevdiğimin evine gidecektim.Bir başıma...

  Şimdi daha çok üzülüyorum kimsesizliğime.Çiçeğim,çikolatam ve yalnızlığım.Ardımda koskoca bir yalnızlık ordusuyla Ela'ya gidiyorum..

  İçim buruk ve gözlerim doluyor düşündükçe.Bazen gözlerimi kapatıyorum,unutmaya çalıştığım çocukluğum geliyor aklıma.

 Üzülüyorum..

  O küçük çocuk için ağlıyorum.O küçük çocuğa acıyorum.Tıpkı Birkan'a acıdığım gibi.

  Acı her yede aynıdır.Aşk her kalpte derin.

  Sonra inancım aydınlatıyor,düşüncelerimi. Rabbime sığınıyorum, yine kaderime büküyorum boynumu,büyük bir teslimiyetle.

  Çocuksu bir heyecanla aşıyorum kaldırımları.Yer yer örselenmiş,asfalt zeminlerden geçiyorum ve nihayet ulaşıyorum,bahçesi enva i çiçeklerle bezeli,gül yüzlümün sıcak mekanına.

  Birkaç saniye kapı ardında bekliyorum.Her yanı yuva kokan eve bakıyorum.Yeşil boyalı,demir bahçe kapısı ardına kadar açık.Paket taşlarla döşenmiş bir patika ve iki yanında yeşermiş çiçekler.

  Yolu izliyorum,doğruca evin kapısına götürüyor beni.Kapının hemen sağında,iki ahşap sandalye ve bir masa.

  Belli ki Ferda hanım akşam hahvelerini burada içiyor.Belki de Ela ders çalışıyor yada beni düşlüyor.Kim bilir ..

 Bu küçük evin her yanı hatıra her zerresi yaşanmışlık kokuyor.

  Sonra kapı aralanıyor,henüz ben zile basmamışken,henüz onu görmeye kendimi hazırlamamışken.

  Ayak bileklerine kadar uzanan açık yeşil bir elbise,Ela'nın gözlerini yeşile bürüyen.

  Omuzlarında yaklaşık bir karış fırfır dirseklerine kadar dökülen ve uçuş uçuş bir görüntü veren.

  ..ve incecik beline sarılmış geniş,kırmızı bir kemer.Tıpkı bir gelinin ki gibi..Öyle saf,öyle masum.

  Onu görünce gülümsüyorum,mutlu hissediyorum kendimi,aile hissediyorum.İlk defa aile hissediyorum.Baştan aşağı süzüyorum Ela'yı. Yine utandırıyorum onu.

  Elimde sımsıkı tuttuğum çiçeği uzatıyorum Ela'ya ve ardından çikolatayı.Yüzüm kızarıyor,utanıyorum.Ne alacağımı bilemiyorum.Ne götürüleceğini tahmin bile edemiyorum.

  Gıcırdayan merdivenleri teker teker tırmanırken,duvarlarda asılı olan resimleri inceliyorum.Ela ne kadar da çok babasına benziyormuş,onu fark ediyorum.

  İlk defa bir fotoğrafa bakarken kime benzediğimi düşünmüyorum.

  Terasa çıktığımda,beton zeminin üzerinde sıralanmış ,rengarenk çiçekler karşılıyor beni.İçim ısınıyor yine.

  Ardımda Ela'ile bir kaç adım atıyorum,evlerini böyle derin incelediğim için bana kızıyor mudur bilmiyorum.

  Kare şeklinde ki teras da,portatif salıncak dikkatimi çekiyor.Hemen hayallere dalıyorum.Ela ile sallanırken görüyorum kendimi.

Kırmızı kareli bir örtü uçuşuyor,sabahın hafif esintisiyle.Gözüm kayıyor o tarafa.Şirin bir masa görüyorum.Gözlerim doluyor.Yutkunmaya çalışıyorum ama yalnızlığımı bir türlü sindiremiyorum.


                                                                     --o---o---o---o---o---
  

12 Kasım 2012 Pazartesi

YÜREĞİNE SOR 23. BÖLÜM




BİRKAN

  Ardından bakarken,söylenebilecek tüm sözleri söylediğimi düşündüm.Ne yapabilirdim ki,sevdirememiştim bir türlü kendimi.

  En kötüsü de,bir kalpsize kaptırmıştım gönlümü.Öyle bir yardı ki benim kisi,ne aşktan nede aşk ile yanan kalpten anlayan.

  Bir zalimin merhametsiz ellerine bırakmıştım kendimi.Kaçarı yok…Aşk bir kere gelmişti başıma.Sevse de hoş,sevmese de.

  Ama çıkaramıyorum aklımdan söylediklerini. Bundan sonra da çıkarabileceğimi sanmıyorum.

  Omuzlarından aşağı salınan saçlarını, savura savura bana gelirken,umutlandım…

  Heyecanlandım…

  Karşımda boynunu bükene kadar, coşku içinde çıldırıyordu duygularım.

  Öyle görünce anladım.Bir reddediliş sezdim, o güzel,manalı bakışlarda ve bekledim.

  Söylesin diye bekledim,ben sormadan anlatsın diye.
   
  “Mektubunu okudum”dedi.Sonra döküldü kelimeler bir bir.

  “Üzgünüm ama daha öncede söylemiştim sana,ben bir başkasını seviyorum.”

  Duymadım söylediklerini,duymak istemedim.Kulaklarım uğuldadı,yer sallandı sanki,hafızam sildi duyduklarını.Beynim boşaldı bir anda.Her şey durdu.

  Ama Ela durmadı.Bir zehir gibi akıttı içindekileri.Karşısında nasıl kıvrandığımı görmedi bile.

  Ben ellerimi cebime soktum,her zaman ki gibi ve dik durmaya çalışarak dinledim söylediklerini.

  “Ailenle yaşadıkların beni üzdü,ama bunun mutlaka tedavisi vardır.Sen istersen iyileşirsin.Bunu gerçekten istemen lazım.

  Belki bir başkası çıkar karşına,seni seven biri.Ama o ben değilim.

  Yakında evleniyorum.Lütfen benden uzak dur.Beni anlamaya çalış.Bu,bu kadar zor olmasa gerek.”
  
 Benim hakkımda ki düşüncelerini sordum.Bir çatlak aradım,en ufak bir ilgi.Yanıldım.
 Duyduklarım karşısında tekrar tekrar yıkıldım.

 “Senin için üzülüyorum.Ama anlayamıyorum seni,istenmediğini bildiğin halde,nasıl böyle ısrarcı olabiliyorsun.”
 “Benim için üzülme” dedim ona.Son kez tekrarladı.Ondan vazgeçmem gerektiğini.Son kez hatırlattı,bir başkasını sevdiğini.

 …Ve,o güzel saçlarını savura savura çekip gitti.

 Keşke kolay olsaydı ondan vazgeçmek.Her şey akıp giden kelimeler kadar acımasız olsaydı.Dilimden döküldüğü an unutsaydım onu.Ama gerçek aşk,bir anda nasıl unutulurdu ki.Unut dedi diye unutsaydım Ela’yı,gerçekten sevmiş olur muydum?

 Sadakatsizlik olmaz mıydı bunun adı.Ben sadakatsiz değilim ki.

 Unut dedi diye unutulmaz sevilen. Ne kadar acıtırsa acıtsın içimi.Ben acı veren sevdamla mutluyum.

                                                       ---o---o---o---o---o---


   __Abla,baksana olmuş mu?

  __Dün aldığın elbise değil mi o ?

  __Evet.

  __Niye soruyorsun o zaman,olmuş tabi.

  __Ne bileyim çok mu süslü?

  __Gayet güzel,saçlarını nasıl yapacaksın?

  __Karar vermedim daha,böyle mi bıraksam ?

  __Acele et az sonra gelir.

  __İlk defa evimize gelecek,çok heyecanlıyım.

  __Bende,bu gün ilk kez Serdar beye doktor değilde enişte gözüyle bakacağım.

  __Öyle enişte falan deme sakın.

  __Bakacağız artık.Neyse sen acele et ben anneme bakayım,kahvaltıyı hazırlamış mı?

  __Tamam.

                                           ---o---o---o---o---o---
  


9 Kasım 2012 Cuma

YÜREĞİNE SOR 22. BÖLÜM





  Serdar mektubu okumayı bitirdikten sonra,dört parçaya ayırdı ve tekrardan zarfa koydu.

  __İşte cevap,merak etme ben iletirim.

  __Hayır,olmaz.Baksana o hasta.

  __Evet,hasta ve onunla konuşmanı istemiyorum.Onun için üzgünüm ama yapabileceğim bir şey yok.

  __Tedavisi var mı ?

  __Her hastalığın tedavisi vardır.Önemli olan bunu istemek.

  __Belkide iyileşebileceğini bilmiyordur.

  __Bu bizim sorunumuz değil.

  __Çok katısın.

  __Sende çok duygusal sın.

  __Ne yapayım kayıtsız kalamıyorum.Onun için üzülüyorum.

  __Bende üzülüyorum ama unutma,merhametten maraz doğar.Sende gördüğü en ufak bir ilgi onu daha çok umutlandıracak,bunu mu istiyorsun?

  __Tabi ki hayır.

  __O halde ondan uzak dur.

  __Denerim.

  __Biliyor musun o haklı.Seni onun kadar tanımıyorum,hatta onun kadar görmedim bile ve bu beni kahrediyor.

  __Beni takip ettiğini bilmiyordum.Hatta varlığını bile fark etmemiştim.

  __Çok sevdiği belli,biliyor musun mektubu okurken hem çok üzüldüm,hem çok kızdım hemde korktum..

  __Neden korktun?

  __Ona meyl etmenden.Ona acımandan ve bu yüzden onunla yakınlaşmandan..

  __Ona acıyorum bu doğru.O mektubu okumamış olmayı tercih ederdim.Onun duygularını senin ağzından dinlemek,daha çok acıttı içimi.
     Ama ona meyil etmem ,hislerim acımaktan öteye gitmez.Ayrıca mektubu sana okuttuğum için üzgünüm.Bu kadar derin yazacağını hissetmemiştim.

  __Şimdi onu daha çok kıskanacağım,her an onu düşüneceğim.Seninle ilgili ne tür hayaller kurabileceğini düşünüp,çaresizliğime kahredeceğim.

  __Ben onu istemedikten sonra,onun düşüncelerinin ne önemi var ki.

  __Benim için önemli.Hemde çok.

  __Üzgünüm,bu gün yaptığım hataydı.

  __Hayır hata değil. İyi ki yanıma geldin,her zor anında yanında olmak istiyorum.Sen yeter ki ona aldırma.

  __Bana güvenebilirsin.

  __Neyse kapatalım bu konuyu ve şu toka meselesine gelelim.Gerçekten pembe çiçekli tokan var mı ?

  __Seviyorum pembeyi.

  __Tamam canım bir şey demedim,hemende yüzün kızarıyor.Peki kolye?

  __Babamın hediyesiydi.Hiç çıkartmıyorum.

  __Daha önce fark etmemiştim.

  __Genelde kıyafetlerimin altında duruyor.

  __Ama o görmüş?

  __Yakası açık giydiğimde görünüyor.

  __Yakası açık!

  __Desene seninle işimiz var.

  __Ben kıskanırım.Yakası,kolu,bacağı açık giydirmem.Başta anlaşalım da..

  __Yandık desene,peki pazarlık payı var mı ?

  __Üzgünüm ama yok.

  __O zaman,karşında boynumu büküyor ve bütün isteklerine" tamam "diyorum.

  __Tamam demişken.Bir cevap vardı almam gereken.Kısmen öğrendim ama Birkan yerine sen duymayı tercih ederdim.

  __Pardon soru neydi?


  Elinde duran zarfı banka bıraktı ve ayağa kalktı.Ne yapıyor böyle diye bakarken,birden önümde diz çöktü.Sağ eliyle,dizimin üzerinde duran sağ elimi kavradı ve gözlerimin içine bakarak "Benimle evlenir misin?"dedi.

  Serdar'ın bu tavrı karşısında ,başımı yere eğdim ve utanç içinde "evet" dedim.

  Sonra saatlerce konuştuk,o akşam işe gitmedim.Eve gittiğimde saat bir haylı geç olmuştu.Anneme durumu bildirdiğim için yatmamış,merakla benim dönüşümü beklemişti.

  Heyecan içinde yanıma geldi,neler konuştuğumuzu öğrenmek için sabırsızlanıyordu.

  Merakını gidermek ve geri çevirmiş olmamak için,bir kaç şey anlattım.Sonrada kırılmaması için yorgun olduğumu ve daha sonra konuşabileceğimizi söyleyerek odasına gönderdim.

  Gece boyunca Serdar'ı düşündüm.Arada,bir sis bulutu gibi düşüncelerime çökse de Birkan,çabucak savuşturdum.

  Sabah Serdar'dan gelen "günaydın"mesajıyla açtım gözlerimi.Uzun süren kısa mesaj trafiğinin ardından günlük tempoma başladım.

  İlk işim,okulda Birkan'la konuşmak oldu.Maalesef Serdar'ı dinlemedim ve tekrardan onu sevmediğimi ve bu işin asla olmayacağını anlattım.

  Anladı mı bilmiyorum ama onu bu kadar çok üzdüğüm için kendimi affede bileceğimi sanmıyorum.

  Tek tesellim ise,yakında okullar kapanacağı için,uzun süre onu görmeyecek olmamdı.


                                                                   ---o---o---o---o--o---
  


7 Kasım 2012 Çarşamba

YÜREĞİNE SOR 21.BÖLÜM



   Seni ilk gördüğüm an,ıhlamur ağacının yanında ki bankta oturmuş,şekerleme yiyordum.
  Günlerden salıydı,aylardan eylül..
  Hala dün gibi aklımda.
  Önce rüzgarda uçuşan saçların dikkatimi çekti.Sağ elinde kitapların.Sol elinin o nazik parmaklarıyla yüzüne uçuşan saçlarını düzeltmeye çalışırken izledim seni.

  Üzerinde bol,salkım saçak bir pantolon ve bordo salaş bir hırka.
  Öylece baka kaldım sana.
  Sen saçlarınla boğuşurken,ben yalnızca seni izliyordum.
  Sonra günler geçti bir bir.Ben hep seni izledim..
  ...ve sen bunu hiç fark etmedin.
 Ben daha önceleri hiç böyle hissetmedim.İnsanlara güvenmezdim çünkü.İnsanların bana hep acı vereceğini düşünürdüm.

  Annem gibi..

  Yanılmadım,haklıydım.Sende acıttın  içimi.
  Ama öyle bir acı ki senin elinden gelen,hem çok derin hemde zevk veren.
  Senin yaşattığın acı bile güzel gelmeye başladı zamanla.

  Eylül bitti,ekim geldi.Sonra havalar soğudu.
  Kar yağdı..

  Güzel,karlı bir günde doğum gününü kutlamaya gittiniz.O gün bende oradaydım.Büyük,ahşap bir kolonun ardında seni seyrettim.

  Konuşurken inci gibi dizilen dişlerini seyrettim.
  Gülümserken yumulan gözlerini..

  Beyaz boğazlı bir kazak vardı üzerinde,önünde kocaman üç sıra saç örgü modeli.Nede güzel yakışmıştı sana.

  Biliyor musun,ben kışın hiç beyaz giymem.Küçükken giydirmezdi annem.Kirli sepetinde çamaşır görmekten hiç hoşlanmazdı.Bizim evde kirlenen doğru makineye girerdi.O yüzden hep tek renk kıyafetim olmuştu.

  Arkadaşlarımın giydiği turunculara,kırmızılara özenirdim.Hatta gün olurdu,pembeye bile takılı kalırdı gözlerim.

  Hep başkalarının çocuklarına özendim ben.Bırak dışarıya çıkmayı,evimizin bahçesinde bile oynayamazdım.
  Eve toz düşür meyeyim diye,giriş kapısında değiştirirdi kıyafetlerimi,annem.
  Beyaz mobilyalı,temiz odamda geçti çocukluğum.
  Toz tuttuğu için pelüş oyuncağım olmadı hiç bir zaman.
Temizlemesi kolay,açık renk arabalarım vardı sadece.

  Hiç arkadaş getiremezdim evime.Doğum günlerimde bile hep üç kişi olurduk.
  Annem,babam ve ben.

  Hoş,babamda fazla dayanamadı ya annemin bu titizliğine.Bir gün,ardında limitsiz kredi kartları bırakarak çekip gitti.

  Büyüdükçe annemin düzenine alıştım,hatta sanıyorum ki birazda ona benzedim.Yıllar geçtikçe hastalıklı birisi olup çıktım.

  Şimdi çok kızıyorum anneme.Beni böyle bir hayatı yaşamaya mecbur bıraktığı için.

  Değişmeye çalıştığım ama bir türlü başaramadığım için.

  Parayla beni susturdukları için.

  Hatta babama da kızıyorum.Öyle bir anneyle beni geride bıraktığı için..

  O gün orada seni izlerken,yanınızda olmak istedim.Sizinle muhabbet etmek,şakalarınıza gülmek.O güzel yüzüne yakından bakmak.Ama gelemedim.
  Öylece uzaktan izledim sen.

  Doğum gününden bir kaç gün sonra,okulun bahçesinde ayağın kaymıştı hani.Belki hatırlamazsın sen.Ben ise unutamıyorum.

  Yerler buz tutmuştu,soğukluk eksilerde.

  Üzerinde,kahverengi yakası tüylü bir palto,altında mavi kot pantolon.
  Saçların her zaman ki gibi uçuş uçuş..

  Kahverengi deri çantanı açıyorsun önce,sonra içinden tıpkı senin gibi şirin bir şapka çıkartıyorsun.Onu takmaya çalışırken ayağın kayıyor.Yere düştüğün an fırlıyorum yerimden.

 Ama Dilan koşuyor benden önce.Tutup kaldırıyor kolundan.

  Kızıyorum.
  Dilan'a öyle çok kızıyorum ki,bir anda nefretimi kazanıyor.

  Dizlerim sızlıyor,içim acıyor sen dizlerini sıvazlarken.

  Sessizce köşeme çekiliyorum.

  Her günüm seni izlemekle geçiyor.Beni fark etmeni umut etmekle.

  Arada arkadaşlarınla gezmeye gidiyorsun.Gözlerinin içinden saçılan gülücükleri izliyorum.
  Gülüşüne dalıyorum tekrar tekrar.

  Ben hep seni düşünüyorum Ela.

  Ben seni çok seviyorum.

  Seninle konuştuğumuz o günü hatırlarsın herhalde,çok zaman geçmedi üzerinden.
  İlk defa o kadar yakından görmüştüm gülümsemeni.
  Gözlerimin içine bakmış ve bana gülümsemiş tin.
  Yalnızca sen ve ben vardık ve sen sadece bana gülümsemiş tin.

  O güzel dudakların yavaşça gerilmiş ve yüzünde güller açmıştı.

  Şimdi ne oldu da benden vazgeçiyorsun.Ben sana bu kadar aşıkken sen nasıl  oluyor da "bir başkasıyla evleniyorum" diyebiliyorsun.

  Ben buna dayanamam Ela.Ben senden vazgeçemem.

  O evleneceğin adam,seni benim seni tanıdığım kadar tanımaz ki.

  Ben saçlarına taktığın pembe çiçekli tokayı biliyorum.

  Boynundan hiç çıkarmadığın yonca kolyeyi.

  Aceleden bağlamayı unuttuğun bağcıklarını görüyorum.

  Bütün kıyafetlerini ezbere biliyorum ben Ela.

  Sarı tişörtünde ki kalem lekesi bile dikkatimden kaçmıyor.

  O adam senin hakkında ne biliyor.Seni ne kadar tanıyor.Evlenme onun la Ela.Bana bir şans ver.Lütfen.

  Sende göreceksin,zamanla beni tanıdıkça sende seveceksin.Biliyorum,hissediyorum.

  Beni bırakıp ta bir başkasına gidersen yaşayamam.İçim senin aşkınla doluyken,tekrardan aşık olamam.

  Ben seni unutamam Ela.Senden vazgeçemem.Seni çok seviyorum ve cevabını bekliyorum.

                                                  BİRKAN...