24 Aralık 2012 Pazartesi

YÜREĞİNE SOR 33.BÖLÜM

SERDAR
Odamın penceresinden hastanenin yan tarafında ki ağaçlığı seyrediyorum.Minik bir serçe kuşu daldan dala konuyor.Öyle şen öyle mutlu ki ötüşünden hissediliyor neşesi.Tıpki benim gibi..

İçimde ki çocuk cıvıl cıvıl..

İlk defa yarını düşünmüyorum.Dünü ise çoktan silip attım.Bu günleri yaşıyorum Ela'yla..

En büyük dua mı kabul ettiği için şükrediyorum Rabbime.

Geceleri huzurlu uyuyup sabahları huzur içinde uyanıyorum.

Ağzım kulaklarımda dolaşıyorum Ela'yla nişanlandığım günden bu yana.Öyle huzurlu öyle mutluyum ki neşe içinde çıkıyorum evimden ve yine aynı neşeyle giriyorum akşam olduğunda.

Yavaş yavaş yerlerini bulan mobilyalarla konuşuyorum geceleri.

Ela'nın odalarda bir kuş gibi süzülüşünü canlandırıyorum gözümde.

Her gün bir çizik atıyorum takvimime.

İlk kez şafak sayıyorum ve şimdi anlıyorum asker arkadaşlarımın duygularını.

Askerdeyken yapmadığım şafak defterini dolduruyorum özenle.

Şiirler..Mektuplar yazıyorum Ela için..

Aileme kavuşacağım günün hayaliyle yanıyorum.

Tıpkı arkadaşlarım gibi..

Zaman sanki geçmek bilmiyor,yine de üzülmüyorum.

Ela ile geçirdiğim her günün tadına varıyorum.

Bir gün mobilya bakmaya gidiyorsak diğer gün gelinlik..

Yorucu geçen alışverişler bile bir başka tatlı oluyor,yanımda Ela olunca.

Her anımı Ela'yı özlemekle geçiriyorum.

Onu ne kadar çok özlersem,gördüğüm an duyduğum huzur o kadar derin oluyor.

                                                        ---o---o---o---o---o---


NİŞANDAN 5 HAFTA SONRA...

BİRKAN

Sana yazdığım ilk mektubu hatırlıyor musun?

Seni ilk gördüğüm günü anlatmıştım hani başında.

Günlerden salıydı aylardan eylül..

Şimdi unuttum ben Ela..

Zaman mekan kavramı uçup gitti hayatımdan.

Aylardan acıyım Ela,mevsimlerden zindan.

Kalbimi kapattım bir kuytuya,karanlıklarla boğuşuyorum şimdi.

Gözlerimi kapatıyorum,sen gelmiyorsun rüyalarıma.

Korkuyorum.

O güzel yüzünü unutmaktan korkuyorum.

Sımsıkı yumuyorum gözlerimi,

Hayalin düşsün istiyorum gözlerimin önüne.

Bir perde gibi in istiyorum gecelerime.

Sen yokken üşüyorum Ela.

Sımsıkı sarmala istiyorum beni.

Batan umutlarımı bir bir çıkar derinlerden.

Beni kurtar istiyorum..

Güneşe hasret yüzümü aydınlat.

                                                                 ---o---o---o---o---o---


Beş haftadır seni unutmak için ne gerekiyorsa yaptım.

Haftalarca düşünmedim seni..

Unuttum sandım.

Meğer ne çok yanılmışım..

Meğer ben seni gündüzleri değilde geceleri düşünmüşüm..

Rüyalarımdan elini eteğini çektiğin an anladım devleşen özlemimi.

Bir karanlık gibi sardı hasretin dört yanımı.

Gücüm tükendi Ela.

Daha bu sabah öğrendim bir haftaya kadar nikah masasına oturacağını.

Umut etmeyi bırakalı çok olmuştu ama bu fazlasıyla ağır geldi bana.

Evlenmek için neden eylül ayını seçmiştin ki,sanki başka ay kalmamış dibi...

Ben zaten güzel bir eylül sabahında çakılı kalmamış mıydım sana..

Bu kadar mı görünmezdim senin hayatında.

Bu kadar ağır mıydı nefretin?

"Olsun " diyorum Ela ve susuyorum.

Her zaman yaptığım gibi susup kaderime isyan ediyorum.

İçime akıtıyorum artık göz yaşlarımı ve hala Seni çok Seviyorum..


                                                     ---o---o---o---o---o---


ELA

Bu sabah yine her sabah gibi heyecan içinde açtım gözlerimi..

"Günler geçmek bilmiyor" derken.Günlerin su gibi akıp gittiğini fark ettim takvime bakarken.

Çok değil sadece dört gün sonra Serdar'ın eşi olacağım ve bütün hayallerime kavuşacağım.

Öyle mutlu ve öyle heyecanlıyım ki,ailemden ayrılacağım gerçeği bile mutluluğumu gölgeleyemiyor.

Bu gün yine çok yoğun bir güne merhaba diyorum.Son beş hafta öyle yorucu ve dolu geçmişti ki..

Serdar'da bende alışveriş yapmaktan bitap düşmüştük.

Yine de pişman değildik.Artık sona yaklaşmıştık.Hazırlıkların sonuncusunu tamamlamak için bu gün Serdar'la buluşacaktık.

Gelinliğim...

Çok pahalı olmayan bir moda evinde dikilen ve artık bitmiş olduğunu umduğum gelinliğimi almak için gidecektik bu gün.

Yeni bir sorun çıkmaması için bütün gece dua etmiştim.

Oysa üç gün önce elimde olması gerekiyordu.Tabi ben zayıflamamış olsaydım.

Gelinliğimi diken terzinin azarlar gibi bakışları hala gözümün önünde  ve Serdar'ın kederli yüzü. 

Üzüntüden değilde heyecandan zayıfladığıma bir türlü inandıramamıştım onu.

Hayatımın aşkıyla evleniyordum nasıl üzgün olabilirdim ki.

                                                               ---o---o---o---o---o---


__Ben çıkıyorum anne

__Tamam kızım.Serdar bey oğluma selamlarımı ilet.

__Olur anne,söylerim.

__Hadi bakalım,bu işi de hallettik mi bütün hazırlıklar bitmiş olacak.

__Evet anne,çok şükür.Neyse ben çıktım.

Ela neşe içinde hastaneye doğru yürürken takip edildiğinden haberi yoktu.

Mutlu ve heyecanlıydı.

Aklında Serdarla geçirdiği güzel günlerin,diyalogların hayali dönüp duruyordu.

Yüzünde tatlı bir tebessüm,dilinde en güzel aşk şarkıları.

Hastaneye gelmeden önce ki son köşeyi döndüğünde bütün heybetiyle Serdar'ın çalıştığı hastane karşısına çıkmıştı.

Kalbi heyecan içinde çarptı.Buna asla alışamayacaktı. Ne zaman Serdar'a yaklaşsa farklı bir heyecan sarardı bedenini.

Adımlarını hızlandırdı,bir an önce ona ulaşmaktan başka hiçbir şey yoktu aklında..

Az önce düşündüğü her şey uçup gitmişti.

Serdar'ın ismini fısıldadı sessizce.

Beş hafta boyunca neredeyse her akşam beşte buluştukları halde özlemi bitmiyordu.

Bitmesini de istemiyordu.

Biraz daha hızlanmıştı ki bir ses olduğu yerde çakılıp kalmasını sağladı.Oysa haftalardır onu görmemişti.Görmeyi de ummuyordu.Özellikle böyle bir günde.Bezgin bir şekilde arkasına döndü Ela ve öylece Birkan'a baktı.

__Merhaba Ela,nasılsın?

Ela ne diyeceğini bilemedi.Umutsuzca hastaneye baktı. Serdar'ın,onu Birkan'la görmesi isteyeceği en son şeydi.

O mektuptan sonra-daha doğrusu Birkan'ın hislerini öğrendikten sonra- Serdar hep temkinli davranmıştı.Temkinli ve koruyucu.Sık,sık,hatta bazen bariz bunaltıcı bir şekilde Birkan'ın kendisini rahatsız edip etmediğini sorup durmuştu.

Şimdi,düğüne günler kalmışken Serdar'la böyle bir konu yüzünden gerginlik yaşamak istemiyordu.

 Birkan sorusunu tekrarladı.

__Merhaba Ela.

__Merhaba.

__Biraz konuşabilir miyiz?

__Yine mi?

__Yine ve son defa.

__Fakat,konuşulacak ne kaldı ki?

__Belki bir şeyler kalmıştır.

__Seni dinliyorum

__Burada olmaz.

__Seni dinliyorum!

__Burada olmaz dedim.Benimle gel.

__Hayır.

__Beş dakika sonra doktor sevgilin bahçeye çıkacak ve seni o bank da göremezse doğruca yola bakacak ve beni seninle konuşurken görecek.

__Bunda hiç bir sakınca görmüyorum.

__Evet,bunda bir sakınca yok.Peki ya seni öperken görürse?

__Böyle bir şey asla olmayacak.,

__Güçlü kollarımdan kurtulamazsın ve bunu doktor sevgiline açıklayamazsın. Açıklarsan bile içinde ki  şüpheyi asla yok edemezsin ve sen Ela,mutlu olamazsın.

__Sen pisliğin tekisin.Ben gidiyorum.

__Bende seninle geliyorum.

__Hayır,lütfen.

__O zaman benimle gel.Söz veriyorum söylediklerim bittiğinde gitmene izin vereceğim.Ayrıca bir daha asla karşına çıkmayacağım.

__Nereye gideceğiz.

__Beni takip et.

Ela korkarak ve Serdar'ın kendisini görmeyeceğini umarak  Birkan'ı takip etti.Doğruca hastaneye gidiyorlardı. Ürperdi...Onun ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamıyordu.

"Sevgi" diye geçirdi içinden Ela.Bu kadar vahşi olabilir miydi? Birkan'ın hislerini gerçekten merak etti.Onun kisi çok farklı bir duygu olmalıydı.Zalimce büyütülmüş bir aşk..

Yada nefretle beslenmiş..

Olanlara bir anlam veremeden öylece yürüdü.Hastanenin yanında ki dar yola sapana kadar korku içinde titriyordu Ela.

Nihayet hastanenin arka tarafında ki boş araziye gittiklerini fark ettiğinde derin bir nefes aldı.Çok uzağa götürmemişti Birkan.Onunla konuşması bittiğinde Serdar'a koşabilecekti.Bunun için minnet mi duymalıydı?

Biraz daha ilerledikten sonra Ela durdu.

__Yeterince uzaklaştık,biraz daha gidersen ormana gireceksin.

 Birkan arkasını döndü,doğa gezisine çıkmadığı kesindi.Gözleri her zamankinden farklıydı.Bakışları öylesine donuktu ki Ela daha önce onu hiç öyle görmemişti.Korktu..Korkmalı mıydı?

Yada onun karşısında nasıl cesur durabilirdi.Arkasını döndü.Bej rengine boyanmış hastanenin duvarları sarıp sarmaladı Ela yı. Serdar oradaydı,yakınında.İçini bir güven duygusu kapladı,dik durdu,cesaret maskesini takarken ukala bir bakış attı Birkan'a.

Ne söyleyeceğini hiç mi hiç merak etmiyordu.Çünkü az çok tahmin edebiliyordu.

"Eveeeet" dedi Birkan, harfleri ağzında yaya yaya.Sonra gülümsedi dudakları çarpıklaştı ve bir süre öyle kaldı.Sanki dudaklarını birleştirmekte zorluk çeker gibi bir hali vardı.Derin nefes alarak sözlerine devam etti.

__Neden buradayız biliyor musun ?

Ela hayır dercesine kafasını iki yana salladı.Öyle duygusuzca yaptı ki bu hareketi Birkan alındı.

__Hiç umurunda değilim,değil mi ?

__Neden olasın ki?

__Seni seviyorum.

__Yapma! Sevgi kelimesini ağzında kirlettiğinin farkında değil misin? Senin kisi sevgi değil,olamaz.

__Öyle mi ? Demek sevgiye saygında yok.

__Senin kendine saygın yokken,bunu benden beklemen şaşırtıcı.

__Kendime saygım var,olmadığını da nereden çıkardın?

__Kendini daha ne kadar alçaltacaksın?Defalarca söyledim istemediğimi..Eğer kendine saygın olsaydı...

__Susar mıydım? Kaçar mıydım? Aşk için,sevgi için,sevdiğin bir insan için savaşmak ne zamandır onursuzluk oldu?

__Eğer istemiyorsa..

__Evet sen istemiyordun.Ama ben hep "belki" dedim. Belki sever,belki ister,belki anlar..

Anlamanı bekledim Ela.Gururu bir kenara bırakıp anlamanı bekledim.Bu bile seni nasıl sevdiğimin ispatı,çaresizliğimin delili değil miydi?

Ela sustu.Üzgündü..

Fakat ne yapabilirdi ki.KALBİ Serdar'ı seçmişti.Bir başkasını hayal bile edemezken, nasıl olur da Birkan'a umut verici sözler söyleyebilirdi.

 Birkan bir müddet Ela'yı izledikten sonra sözlerine devam etti.

__Onunla nişanlandığın gün senden umudu kestim.Artık seni düşünmemeye karar verdim.O andan itibaren kendi hayatımı yaşayacaktım.Yaptım sandım Ela.Kahretsin bunu gerçekten başardığımı düşündüm.Ama olmadı işte.Bak şimdi buradayım,senin yanında.Kendime mani olamıyorum Ela.

 İnan seni üzmek istemiyorum ama olmuyor.Seni öyle çok seviyorum ki,bir başkasıyla hayal etmek bile beni çıldırtıyor.Anlamıyorum Ela, bu nasıl bir aşk anlamıyorum.

 Defalarca kurtulmaya çalıştım.Seni hayatımdan çıkarmak için ne gerekiyorsa yaptım ama olmadı.Hiç birinde başarılı olamadım.





















15 Aralık 2012 Cumartesi

YÜREĞİNE SOR 32. BÖLÜM




ok güzel olmuşsun"dedi Serdar.Yanında oturan müstakbel nişanlışını süzerken.
Fakat,sandık yaka gül kurusu elbisesi Serdar'ın çok da içine sinmemiş olmalı ki,serzenişte bulunmadan edemedi.

 __Yakası biraz açık değil mi ?

Gerdanında parıldayan yonca kolyeyi işaret ediyordu konuşurken.Yalnızca yakası açık kıyafet giydiğinde görünürdü çünkü o.

Gözlerini devirdi Ela,Serdar'ın kendisini kıskanması her zaman hoşuna gitmişti.Bu sevildiğinin büyükçe bir ispatıydı.

__Yapma Serdar,hiç de açık değil.

__Biraz daha kapalı olabilirdi.

__Biraz daha kapalı olsaydı boğazlı olurdu.

__Yok artık,baksana kolyen bile görünüyor.

__Çünkü zincirini kısalttım.

Ela kurnazca bir gülüş attı Serdar'a. Onu kızdırmak gerçekten eğlenceliydi.Eski,sarı bir taksinin arka koltuğunda olduklarını hatırlayınca Serdar konuyu daha fazla uzatmadı. Yavaşça Ela'nın kulağına eğilip" 1-0 öndesin "dedi."Şimdilik".

"Nasıl yani "diyecek olduysa da Ela sustu,anlaşılmaz bir surat ifadesiyle öylece baka kaldı.

__Bu arada boğazlı demişken gömleğim nasıl ama?

__Harika,bu tarz sana çok yakıştı.Tam bir beyefendi oldun.

Serdar'ın tek kaşı havaya kalktı.Ön koltukta oturanlar kendilerini duymasın diye fısıltı halinde konuşuyorlardı.

__Nasıl yani,önceden beyefendi değil miydim?

__Asil bir beyefendi demek istedim.

__Ha, yani önceden beyefendiydim ama asil değildim öyle mi ?

__Aşk olsun Serdar.Ne demek istediğimi anladın ama sırf gıcıklık olsun diye yapıyorsun.

Sıcak bir gülümseme yayıldı dudaklarına ve "Her zaman aşk olsun" dedi Serdar,müstakbel nişanlısının burnunu sıkarken.

__Konuklar gelmiş.

__Tam vaktinde yetiştik.

__Çok teşekkür ederim burası harika görünüyor.

 Ela ışıl ışıl parlayan salonu süzerken,Serdar'ın elini sımsıkı tuttu.Serdar cevap vermeden önce Ela'nın elini okşadı ve "sen daha iyilerine layıksın"dedi.

 Salon gerçekten çok güzel görünüyordu.Masalar beyaz gelin çiçekleriyle bezenmiş ve sandalyelere krem rengi tafta dan elbiseler giydirilmişti.Her bir sandalye ise tam da sırtın geldiği noktadan bal rengi geniş kurdelalarla sabitlenmişti.Sandalyeden sarkan fiyonkları incelerken arkasını dönüp kendi fiyonguna bakmaya çalıştı Ela.

"Sanırım bu senin fikrindi dedi Serdar'a. Bütün samimiyetiyle gülümsedi Serdar.

__Artık berabereyiz.Sanırım pişti oldunuz?

__Sandalyelerle mi?

__Başka fiyonklu göremiyorum.

__Kesin senin fikrindi.

__Güzel olmamışlar mı ?

__Harika olmuşlar gerçekten çok beğendim.
  

                                                 ---o---o---o---o---o---

Uzun ve yorucu geçen bir günün ardından,nihayet küçük ve sevimli bahçeye ulaştılar.Ferda hanım,oflaya poflaya odasına çıktı.Sevda ise kucağında uyuya kalan Melisa'yı yatırmaya gitti.

Serdar'la Ela bahçede ki küçük masanın yanında duran sandalyelere oturdular.ikisi de çok yorulmuştu.Bu günkü nişana gelenlerin sayısı,tahmin ettiklerinden de fazlaydı.Hastanede ki bütün hemşireler hatta doktorlar gelmişti.Gayet hoş bir gün geçirmişlerdi.

Sessizliği ilk bozan Ela oldu.

__Serdar.

__Söyle Sultanım

__Ya dalga geçme.

__Dalga geçmiyorum ki,bu halinle sultanlardan bile daha güzelsin.

__Çok kibarsın.

__Her zaman.

__Oraya hiç para ödedin mi?

__Nereye?

__Bilmiyormuş gibi davranma lütfen.Yemekler çok güzeldi,her şey kusursuzdu.Bir yardımlaşma derneği olarak fazla lüks değil miydi ?

__Oranın lüks olduğunu en başta söylemiştim.

__Lütfen doğru söyle hiç para ödedin mi ?

__Fazla değil.

__Yani ödedin?

__Bu kadarını yapmaya hakkım yok mu? Bu ailenin bir parçası olduğumu düşünüyordum.

__Tabi ki öylesin.

__O halde neden sorguluyorsun?

__Ücretsiz demiştin?

__Zaten öyle.

__Ama..?

__Ama,ikramlar hariç.

__Neden bana söylemedin.

__Biliyor musun şuan kendimi dışlanmış hissediyorum.Senin için bu kadarını bile yapamayacaksam neden varım ki?

__Böyle söyleme,sen benim canımsın seni nasıl dışlayabilirim ki.Hem seni nasıl sevdiğimi bilmiyor musun?

__Hayır.

__Ne demek hayır?

__Daha önce hiç söylemedin nereden bileyim?

__Yok artık mutlaka söylemişimdir,sevmesem neden seninle evleneyim ki ?

__Belki çekici gelmişimdir.

__Hadi oradan.

__Hem söylesen hatırlardım.Böyle bir şeyi nasıl unutabilirim ki.

__Şüphen mi vardı?

__Hayır ama senden duymak daha güzel olurdu.

__Peki o zaman bundan sonra sık sık duyarsın ama fazla söylersem büyüsü bozulabilir ona göre.

__Sen hiç merak etme.Hiç bir şey olmaz.

__Çay içer misin yada kahve?

__Otur boş ver yeterince yoruldun zaten. O elbiseyi taşıman zor olmadı mı ?

__Biraz.Ama hayallerimde ki elbise olduğu için inan yorulmadım.

__Herkes çok beğendi.Gelinliğini şimdiden merak etmeye başladım.

__Yoo,yoo.. Gelinliğim böyle olmayacak merak etme.Gelinlik saflık demektir değil mi ?
Gayet sade bir model seçeceğim.

__Gençler,soğuk bir şeyler içer misiniz? Size ev yapımı limonata getirdim.

__Çok sağ ol abla.

__Ela'da bu sıcak da çay yapmayı teklif etmişti.

__Bak sen.Bende beni düşündüğün için istemiyorsun sanmıştım.

__Seni de düşünüyorum canım,nasıl düşünmem.

__Tabi,tabi öyledir.

__Neyse siz kavganıza devam edin,ben odama çıkıyorum çok yoruldum.

__Kavga mı? Yok artık .

 Ela ile Serdar birbirine baktı ve gülüştüler.Onların ki sadece ufak ufak atışmaktı.Anlaşılan o ki akşam boyunca bu böyle devam edecekti.

                                                                    ---o---o---o---o---o---

BİRKAN

Artık Ela bana yasak.O bir başkasını tercih etti.Beni ve ona sağlayabileceğim bütün imkanları elinin tersiyle itip gitti.Bundan sonra hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim.

Hiçlik denizinde boğulmaktansa,mutluluk vadisinde yürüyeceğim.

Tek başıma...

Bundan sonra tek kişilik ordumla içimde biriktirdiğim acıyı ezip geçeceğim.

Ta ki Ela'yı unutana dek.

Belki canım çok yanacak.

Belki böylesi bir acıya aklımda ruhumda dayanamayacak,ama yine de deneyeceğim.

Onsuz hayatımın ilk gününü onu düşünmeden geçireceğim.

Madem beni anlamadı,onu nasıl sevdiğimi görmedi..

Kendisi kaybetti.

Artık Ela için üzülüp ağlamak yok,

Madem ki bu gün Ela'yı düşünmek de yok,o halde bu güzel günün keyfini sürmek lazım.


                                                            ---o---o---o---o---o---

 Birkan sonunda Ela'yı unutmaya karar vermişti.Bunun ne kadar zor olduğunu bile bile bunu yapmaya çalışacaktı.Peki başarılı olabilecek miydi?

Seven bir kalp bir sabah uyandığında artık ben sevmiyorum diyebilir miydi?Ne kadar incitse de insan sevdiğinden bu kadar çabuk vazgeçebilir miydi?

Yasak olduğunu bilse bile,hiç bir zaman sevilmeyeceğini anlasa bile,sevmekten vazgeçebilir miydi?

Birkan vazgeçecekti.

Günlerini onu hiç düşünmeden geçirecek ama geceleri rüyasında sürekli Ela yı görecekti.

Rüyalarını da dizginleyemezdi ya.

Her gün sinemaya gitti Birkan.

Saatlerce spor yaptı.

Taner le birlikte cadde cadde dolaştılar.

Denize gitti,havuza gitti,gitar dersi almaya başladı.

Bir saniye bile boş kalmamak için,Ela yı düşünmemek için ne gerekiyorsa yaptı.

Günler böyle akıp gitti.Fakat Birkan, aradığı huzuru bir türlü bulamadı.Gün geçtikçe içine kapandı.Acısı azalacağı yerde her gün kat,kat arttı.Anlaşılmaz biri olup çıktı.Kendisine çizdiği bu zoraki rota dengesini daha çok bozdu.

Artık Birkan,sağlıklı düşünecek sağlıklı karar verecek durumda değildi.

Artık Birkan,patlamaya hazır bir bomba gibiydi.

                                                          ---o---o---o---o---o---

.






9 Aralık 2012 Pazar

YÜREĞİNE SOR 31.BÖLÜM



BİRKAN

Büyükçe bir çınar ağacının altındayım şimdi

Ellerim cebimde,her zaman olduğu gibi..

Başımı yere eğdim,yerde duran taşları seyrediyorum,

Hepsini ezberledim zaten.

Tam bir saat elli beş dakika oldu

Ümitsizce bekliyorum.

Penceresi gri pervazlı dükkanın tülü oynamıyor bile,

İnadına açılmıyor kapı.

Temmuz ayının öğle sıcağında beklemekten bunaldım.

Tek isteğim onu son bir kez görmek.

Böyle çaresizce bekliyorum işte.

Saçlarımı itiyorum geriye,

Ellerimle oynuyorum,

Parmaklarıma bakıyorum,

Tırnaklarımı inceliyorum.

Ayakkabılarım..

Sonra tozlar çarpıyor gözüme,

Beyaz spor ayakkabılarımın kenarına bulaşmış tozlar..

Cebimden bir mendil çıkartıyorum,

Çömelip onları siliyorum.

Yorgunluğa vücudum daha fazla dayanamıyor,

İlk kez bir kaldırım taşına oturuyor ve etrafımda koşuşturan çocukları izliyorum.

 Top oynuyorlar.

Onlara katılmak istiyorum,onlar gibi eylenmek.

Çocukluğumda yapamadığımı şimdi yapmak istiyorum

Ama bir türlü kafamı dağıtamıyorum.

Aklımdakileri bir türlü silip atamıyorum ve yine çocukluğuma dönemiyorum.

Hiç bir zaman o çocukların bir parçası olamayacağım biliyorum

Ve yine biliyorum ki,artık ben bir yuvada kuramayacağım.

Ela gidiyor..

Şimdi onu bekliyorum.

Kapı açılsın,Ela dışarı çıksın diye...

Yapılı saçlarını merak ediyorum,

Binde bir yaptığı makyajlı yüzünü görmek istiyorum,

Sonra elbisesi uçuşsun istiyorum rüzgarda.

Onu görmek istiyorum.

O yüzüğü parmağına geçirmeden önce,

Son bir defa bakmak..

Benimki si bir umut da değil artık,

Umudum kalmadı zaten,yitirdim hepsini.

Ben sadece onu görmek istiyorum.

En güzel hali kazınsın istiyorum beynime.

Sadece görmek,çok değil ya.

Bu kadarı da  çok değil ya!

Gözlerimi gri pervazlı camdan kapıya dikmiş beklerken,bir taksi yanaşıyor.

Hemen ayağa kalkıp,bir kaç adım geriliyorum.

Bu aciz halimi kimse görsün istemiyorum.

Taksiden bir delikanlı iniyor.

Garip..Kıyafeti çok garip.

Yüzüm aydınlanıyor bir anda gülüyorum.

19.yy. yabancı filmlerinde fırlayıp da gelmiş gibi duran doktoru izlerken gülmeme engel olamıyorum.

Kahverengi üstü dar,belden aşağı genişleyen ceketi oldukça uzun.

Kahverengi dar bir pantolon..

Sütlü kahve yeleği ve hatta krem rengi saten dik yaka gömleği giyebilmek için çok yalvarmış mıydı acaba Ela'ya.

Yada Ela'nın,nişanlısının böyle demode bir takımla karşısına çıkacağından haberi var mıydı?

Eminim yoktu.

Doktor kapının önünde bir kaç dakika bekledikten sonra telefonu eline aldı ve sanırım Ela'yı aradı.

Çok kısa süren konuşmanın ardından kapı açıldı ve tüm güzelliği ile Ela dışarıya adımını attı.

Onu görünce doktorun neden öyle giyindiğini anladım.

Üzeri dar,eteği kabarık gül kurusu ve krem karışık bir elbise giymişti Ela.Eteğinde o kadar çok kumaş katı vardı ki,o elbiseyi üzerinde nasıl taşıdığına şaşırdım.Bir hayli ağır olmalıydı.

Soluk tenini canlandıran şeftali tonlarında makyajı ve ensesinde topladığı saçlarıyla peri kızları kadar güzel olmuştu.

Başının sağ yanına taktığı tüllü minik şapkası otantik,yanaklarından süzülen iki parça saçı ise gayet moderndi.

Ela ,19.yy ın modernize edilmiş hali gibiydi.

Sekiz on metre uzağımda öylece nişanlısına bakıyordu.

Aşk dolu bakışlarını görmemek için başımı yere eğdim.

Tekrardan onlara baktığımda taksiye binmeye çalışıyorlardı.

Onun adına mutlu oldum.

Ela'yı mutlu görmek beni de mutlu etmişti.

Yine de bu durum çok uzun sürmedi.

Yüzümde ki tebessüm soldu,gözlerim doldu.

Hızlanıp giden arabanın ardından bakarken,

"ben olmalıydım"dedim. "Ela'nın yanındaki ben olmalıydım".


                                                           ---o---o---o---o---o---



















8 Aralık 2012 Cumartesi

YÜREĞİNE SOR 30. BÖLÜM



__Ayakkabılarım nerede?

__.......

__Abla. Neredesiniz?

__Ne oldu?

__Ayakkabım yok

__Dolabındaydı

__Yok işte.

__Panik yapma hemen.Buluruz şimdi.

__Nasıl panik yapma az sonra Serdar gelecek.

__Gelsin telaşlanma,uçmadı ya çıkar bir yerden.Belki başka bir yere koymuşsundur.

__Ya hayır.Dün dolabıma koymuştum.

 Ela ve sevda panik içinde elbise dolabını karıştırırken,dışarıdan,koridordan topuk sesleri duyuldu.

 Kafalarını gömdükleri dolaptan çıkardılar ve gülmeye başladılar.Anlaşılan o ki,Melisa yine teyzesinin alçak topuklu ayakkabılarını aşırmıştı.

__Melisa tatlım.O ayakkabıları çok sevdiğini biliyorum ama bir kaç saatliğine ben giyebilir miyim?Söz büyüdüğün zaman senin olabilirler.

__Şimdi olmaz mı ?

__Bu gün olmaz ama yarın biraz daha giyebilirsin.

__Tamam o zaman.

__Teşekkür ederim küçük prensesim benim.

__Oley.Doktor amcam geldi

__Yavaş ol,koşmadan in.

__Serdar mı geldi.

__Evet.Melisa yanına gitti bile.

__Doktor amcasını çok seviyor.

__Serdar'da onu çok seviyor.

__Hadi sende in aşağıya ben elbiseni getiririm.

__Tamam,sağ  ol.

    Ela heyecan içinde merdivenlerden inerken Melisa çoktan Serdar'ın kucağına tırmanmıştı bile.Gözlerini kocaman açmış teyzesinin ayakkabıları nasıl aldığını anlatıyordu.

__Sanırım şikayet var.

__Ah teyzesi sen neden izin vermedin bakim.Ama ben Melisa'ya daha güzellerini alırım.

__Alırsın tabi,hem onlar biraz büyüktü öyle değil mi tatlım.

__Ama ben onları çok sevmiştim.

__O zaman yarın birlikte gideriz sen hangisini beğenirsen onu alırız.

 Küçücük yüzü ışıldadı Melisa'nın,sanki daha iki hafta önce yeni ayakkabı almamışlar gibi..Serdar'ın kucağından atladığı gibi doğruca anneannesinin yanına gitti.

__Hoş geldin.Nasılsın?

__Heyecanlı ya sen?

__Bende çok heyecanlıyım.Gece doğru düzgün uyuyamadım.

__Aman,hasta falan olma sonra.

__Yok canım ne hastası

__Kahvaltı yaptın mı ?

__Annem kahvaltı  yapmadan evden çıkartır mı beni.

__İyi bari,uzun bir gün olacak hazır mısınız?

__Evet,zaten annemle Melisa gelmiyor.Ablamda iner şimdi.

__Onlar niye gelmiyor ki?

__Annem istemedi.Melisa'nın saçlarınıda ablam ördü.

__Gördüm çok şirin olmuş.Gidelim o zaman.

__Olur,gidelim ve biraz güzelleşelim.

__Sanki ihtiyacın varmış gibi.


  Serdar ,Ela ve Sevdayı kuaföre bıraktıktan sonra tıraş olmak için berbere gitti.Ela'ların aksine Serdar'ın işi çabucak bitmişti ve boş boş beklemektense eve gidip giyinmeyi tercih etti.

 Nişan kıyafetini giydikten sonra dışarıya çıkmaya utansa da mecburen çıktı. Kapının önüne çağırdığı taksiye kendini atıp doğruca Ela'yı almaya kuaföre gitti.

 Kapının önünde bir kaç dakika bekledikten sonra dayanamadı ve Ela'yı arayıp geldiğini haber verdi.

 Bunun üzerine kapı açıldı ve tüm güzelliğiyle Ela göründü..Öyle güzel olmuştu ki,Serdar'ın adeta dili tutuldu ve söyleyecek söz bulamayıp sadece gülümsemekle yetindi.

 "Lordum"dedi  Ela kahverengi ipek papyonu düzeltirken.

 "Leydim"dedi Serdar bütün içtenliği ile ve ekledi,

 __Sultanım,gönlümün gülü,derdimin dermanı,hastalığımın ilacı.Buyur.Sen buyur ben hemen yapayım.Sen iste iste ki,içimi sana yardım etmenin huzuru kaplasın.

__Anladık aşıksınız,seviyorsunuz ama yetişmemiz gereken bir ören var.

__Biraz beklesinler nişanlıma doya doya bakmak istiyorum.

__Bende onu diyorum ya,daha nişanlanmadınız biraz daha oyalanırsak geç kalacağız .

__Sanırım ablam haklı,taksiyi daha fazla bekletmeyelim nasıl olsa bütün gün beraberiz.

 __Tamam o zaman gidebiliriz.


                                                            ---o---o---o---o---o---


7 Aralık 2012 Cuma

YÜREĞİNE SOR 29. BÖLÜM




ELA

Bir ay nede çabuk geçti,yarın nişanım var.Herkes heyecanlı,en çok da annem.
Aldığı lacivert döpiyesi,defalarca denedi.Ben bile onun kadar çok geçmedim ayna karşısına.

Son bir haftadır her sabah dolabımı açıyorum ve pembe elbise kılıfı içinde ki kıyafetimi çıkartıyorum dışarı.Yatağımın kenarına oturup öylece seyrediyorum dolap kapağına astığım elbiseyi.

Rengine karışmadı Serdar,hiç bir şeyine karışmadı."bir kere nişanlanacaksın"dedi."Gönlün neyi arzuluyorsa o olsun".Aklımda bir şey kalsın istemedi,gönlümün kederlenmesinden korktu.

Hayalimde ki kıyafeti anlattım ona büyük bir keyifle.Serdar da aynı keyifle dinledi beni.Eski filmlerde görürdüm hep o kabarık elbiseleri."bir gün bende böyle giyinsem" derdim.

Hayaldi..yani Serdar a anlatana kadar hayaldi.

Gülümseyerek dinledi hayalimde ki o kabarık elbiseyi ama asla dalga geçmedi
Gülüşünü seviyorum Serdar'ın,gülerken göz kırpmasını.İçli,derin ve aşkla bakışını seviyorum.Sevildiğimi hissediyorum onun yanında değer gördüğümü..

Farklı bir konsept düzenledik konuşunurken.Olur mu olmaz mı derken noktayı koydu Serdar.
"Sen yeter ki iste,sen iste yapmazsam o benim ayıbım olsun"dedi.

Beni mutlu etmek için çırpınmasını seviyorum.Sanki mutlu olmam için bir tebessümü yetmezmiş gibi..

Nişanda çok dikkat çekeceğimiz apaçık aşikar ve o tarz bir kıyafeti kolay kolay bulamayacağımız da.Neyse ki butikler bunun için vardı..


 __Günaydın,bakkaldan mı geliyorsun.

 __Evet.Ela,görmen lazım.

 __Neyi?

 __Dışarıda bir afet var ki sorma.

 __Ne soracağım canım,bana ne.

 __Öyle deme arabasını bizim kapıya park etmiş.Çok yakışıklı.

 __Ay abla bize ne.

 __Niye geldi ki acaba? Öylece arabada oturuyor.

 __Sor istesen belki yardım lazımdır.

 __Sorsam mı ki?

 __Ya dur şaka yapıyorum,boş ver.

 __Saçları benimkilerden bakımlıydı.

 __Saçını ne ara gördün?

 __Arabanın camı açıktı.

 __Elin adamını mı dikizledin?

__Dikkatimi çekti baktım işte ne var.Ay Ela,taç da takmıştı.Bir görsen.

 __Taç mı?

 __Evet.

 __Nerede demiştin?

 __Kapının önünde,sende merak ettin değil mi?Bakma boşuna camdan göremezsin.

 __Ben hemen geliyorum.

 __Nereye gidiyorsun?

 __Sanırım onu tanıyorum.

 __Nasıl ya..

                                                               ---o---o---o---o---o---


__Neden geldin?

 __Üzgünüm ama seninle konuşmam gerekiyordu.

 __Buraya gelmek zorunda mıydın?

 __Başka şansım yoktu.

 __Yine de gelmemeliydin.

 __Neden?Sözlün mü kızar?

 __Konu o değil.Ne istiyorsun.

 __Binmeyecek misin?

 __Tabi ki hayır.Konuşulacak hiç bir şey yok.

 __Nişanına davet etmeyecek misin?

 __Birkan lütfen git buradan.

 __Gerçi ben çoktan davet edildim.

 __Kim?

 __Ne önemi var ki.Bak davetiyen arabada.Yanımdan ayırmıyorum.

 __Bu çok saçma.

 __Saçma olan ne?Söylesene Ela saçma olan ne?Yoksa nişanında beni görmek istemiyor musun?

 __Buraya neden geldin?

 Birkan birden durdu.Ela yı kızdırdığının farkına varmış olmalı ki,üslubunu değiştirdi.Derin bir nefes alarak tane tane konuşmaya başladı.

 __Ben...Uzun zaman oldu.Seni özledim ve görmezsem çıldıracağımı düşündüm.Özür dilerim.

 __Lütfen beni rahat bırak.Buraya bir daha gelme.Beni gerçekten zor durumda bırakıyorsun.

 __Üzgünüm..gerçekten seni görmeye ihtiyacım vardı.Sanırım gitsem iyi olacak.

 __Birkan!

Birkan tam tam arabanın kapısını açmak üzereyken durdu.Ela'ya doğru dönerken tek kaşını havaya kaldırdı ve Ela'nın konuşmasını bekledi.

 Ela üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak ve gayet ciddi bir tavırla,

 __Beni rahatsız etmeye hakkın yok.Mutluyum..mutluluğumu bozmaya hakkın yok.Her istediğinde karşıma çıkıp beni huzursuz edemezsin.Ben artık söylemekten bıktım ama sen duymaktan bıkmadın sanırım.Son kez söylüyorum,seni istemiyorum.

           "Haklısın...Hakkım yok"dedi Birkan fısıltı halinde ve arabasına binip gitti.

                                                                 ---o---o---o---o---o---



BİRKAN

Aslında bende bunları dinlemekten bıkmıştım.Ela'nın beni sevdiğini söyleyeceği günlerin hayaliyle geçiriyordum ömrümü.Bir kere daha anladım ki böyle bir şey asla olmayacaktı.

Haftalardır yüzüne hasret kaldığım güzel ,bu gün her zaman ki ukala tavrıyla ezip geçmişti beni.

O an aklımdan,onu kaçırmak geçti.Saçmaydı ama işe yarayabilirdi.Yapmadım tabi ki.Nasıl yapabilirdim ki.

Arabama bindiğim gibi doğruca deniz kenarına gittim.İlk bulduğum bir kayaya oturdum ve sakince kıyıya vuran dalgaları izledim.

Sabah saatleri olduğu için etraf henüz boştu.Bu kıyılar öğleden sonra aşıklarla dolardı.Doğrusu etrafımda birbirine aşkla bakan sevgililer olmadığı için mutlu oldum.

Dakikalarca Ela'yı düşündükten sonra gözlerimi ufuk çizgisine diktim ve öyle boş boş bakındım.

Üzgündüm,nasıl mutlu olabilirdim ki.Orada ne kadar oturduğumu bilmiyorum.Hatta ilk defa hiç bir şey düşünmeden o kadar uzun süre oturmuştum.

Nihayet etraf kalabalıklaşmaya başlayınca bende toparlandım ve doğruca evime gittim.

 Ne yazık ki aradığım huzuru orada da bulamadım.Zaten bulmayı da ummuyordum.

 Her zaman olduğu gibi defterimi elime aldım ve yalnızca vakit geçirmek için yazdım.

                                                            ---o---o---o---o---o---