7 Kasım 2012 Çarşamba

YÜREĞİNE SOR 21.BÖLÜM



   Seni ilk gördüğüm an,ıhlamur ağacının yanında ki bankta oturmuş,şekerleme yiyordum.
  Günlerden salıydı,aylardan eylül..
  Hala dün gibi aklımda.
  Önce rüzgarda uçuşan saçların dikkatimi çekti.Sağ elinde kitapların.Sol elinin o nazik parmaklarıyla yüzüne uçuşan saçlarını düzeltmeye çalışırken izledim seni.

  Üzerinde bol,salkım saçak bir pantolon ve bordo salaş bir hırka.
  Öylece baka kaldım sana.
  Sen saçlarınla boğuşurken,ben yalnızca seni izliyordum.
  Sonra günler geçti bir bir.Ben hep seni izledim..
  ...ve sen bunu hiç fark etmedin.
 Ben daha önceleri hiç böyle hissetmedim.İnsanlara güvenmezdim çünkü.İnsanların bana hep acı vereceğini düşünürdüm.

  Annem gibi..

  Yanılmadım,haklıydım.Sende acıttın  içimi.
  Ama öyle bir acı ki senin elinden gelen,hem çok derin hemde zevk veren.
  Senin yaşattığın acı bile güzel gelmeye başladı zamanla.

  Eylül bitti,ekim geldi.Sonra havalar soğudu.
  Kar yağdı..

  Güzel,karlı bir günde doğum gününü kutlamaya gittiniz.O gün bende oradaydım.Büyük,ahşap bir kolonun ardında seni seyrettim.

  Konuşurken inci gibi dizilen dişlerini seyrettim.
  Gülümserken yumulan gözlerini..

  Beyaz boğazlı bir kazak vardı üzerinde,önünde kocaman üç sıra saç örgü modeli.Nede güzel yakışmıştı sana.

  Biliyor musun,ben kışın hiç beyaz giymem.Küçükken giydirmezdi annem.Kirli sepetinde çamaşır görmekten hiç hoşlanmazdı.Bizim evde kirlenen doğru makineye girerdi.O yüzden hep tek renk kıyafetim olmuştu.

  Arkadaşlarımın giydiği turunculara,kırmızılara özenirdim.Hatta gün olurdu,pembeye bile takılı kalırdı gözlerim.

  Hep başkalarının çocuklarına özendim ben.Bırak dışarıya çıkmayı,evimizin bahçesinde bile oynayamazdım.
  Eve toz düşür meyeyim diye,giriş kapısında değiştirirdi kıyafetlerimi,annem.
  Beyaz mobilyalı,temiz odamda geçti çocukluğum.
  Toz tuttuğu için pelüş oyuncağım olmadı hiç bir zaman.
Temizlemesi kolay,açık renk arabalarım vardı sadece.

  Hiç arkadaş getiremezdim evime.Doğum günlerimde bile hep üç kişi olurduk.
  Annem,babam ve ben.

  Hoş,babamda fazla dayanamadı ya annemin bu titizliğine.Bir gün,ardında limitsiz kredi kartları bırakarak çekip gitti.

  Büyüdükçe annemin düzenine alıştım,hatta sanıyorum ki birazda ona benzedim.Yıllar geçtikçe hastalıklı birisi olup çıktım.

  Şimdi çok kızıyorum anneme.Beni böyle bir hayatı yaşamaya mecbur bıraktığı için.

  Değişmeye çalıştığım ama bir türlü başaramadığım için.

  Parayla beni susturdukları için.

  Hatta babama da kızıyorum.Öyle bir anneyle beni geride bıraktığı için..

  O gün orada seni izlerken,yanınızda olmak istedim.Sizinle muhabbet etmek,şakalarınıza gülmek.O güzel yüzüne yakından bakmak.Ama gelemedim.
  Öylece uzaktan izledim sen.

  Doğum gününden bir kaç gün sonra,okulun bahçesinde ayağın kaymıştı hani.Belki hatırlamazsın sen.Ben ise unutamıyorum.

  Yerler buz tutmuştu,soğukluk eksilerde.

  Üzerinde,kahverengi yakası tüylü bir palto,altında mavi kot pantolon.
  Saçların her zaman ki gibi uçuş uçuş..

  Kahverengi deri çantanı açıyorsun önce,sonra içinden tıpkı senin gibi şirin bir şapka çıkartıyorsun.Onu takmaya çalışırken ayağın kayıyor.Yere düştüğün an fırlıyorum yerimden.

 Ama Dilan koşuyor benden önce.Tutup kaldırıyor kolundan.

  Kızıyorum.
  Dilan'a öyle çok kızıyorum ki,bir anda nefretimi kazanıyor.

  Dizlerim sızlıyor,içim acıyor sen dizlerini sıvazlarken.

  Sessizce köşeme çekiliyorum.

  Her günüm seni izlemekle geçiyor.Beni fark etmeni umut etmekle.

  Arada arkadaşlarınla gezmeye gidiyorsun.Gözlerinin içinden saçılan gülücükleri izliyorum.
  Gülüşüne dalıyorum tekrar tekrar.

  Ben hep seni düşünüyorum Ela.

  Ben seni çok seviyorum.

  Seninle konuştuğumuz o günü hatırlarsın herhalde,çok zaman geçmedi üzerinden.
  İlk defa o kadar yakından görmüştüm gülümsemeni.
  Gözlerimin içine bakmış ve bana gülümsemiş tin.
  Yalnızca sen ve ben vardık ve sen sadece bana gülümsemiş tin.

  O güzel dudakların yavaşça gerilmiş ve yüzünde güller açmıştı.

  Şimdi ne oldu da benden vazgeçiyorsun.Ben sana bu kadar aşıkken sen nasıl  oluyor da "bir başkasıyla evleniyorum" diyebiliyorsun.

  Ben buna dayanamam Ela.Ben senden vazgeçemem.

  O evleneceğin adam,seni benim seni tanıdığım kadar tanımaz ki.

  Ben saçlarına taktığın pembe çiçekli tokayı biliyorum.

  Boynundan hiç çıkarmadığın yonca kolyeyi.

  Aceleden bağlamayı unuttuğun bağcıklarını görüyorum.

  Bütün kıyafetlerini ezbere biliyorum ben Ela.

  Sarı tişörtünde ki kalem lekesi bile dikkatimden kaçmıyor.

  O adam senin hakkında ne biliyor.Seni ne kadar tanıyor.Evlenme onun la Ela.Bana bir şans ver.Lütfen.

  Sende göreceksin,zamanla beni tanıdıkça sende seveceksin.Biliyorum,hissediyorum.

  Beni bırakıp ta bir başkasına gidersen yaşayamam.İçim senin aşkınla doluyken,tekrardan aşık olamam.

  Ben seni unutamam Ela.Senden vazgeçemem.Seni çok seviyorum ve cevabını bekliyorum.

                                                  BİRKAN...

  
  



Hiç yorum yok: