18 Ekim 2012 Perşembe

YÜREĞİNE SOR 11. BÖLÜM



   __Yaza  merhaba partisine üç gün kaldı.

  __Ne yapmayı düşünüyorsun?

  __Yarın Ela'ile konuşacağım ve partiye birlikte gitmeyi teklif edeceğim.

  __Nihayet..Gerçi biraz geç kaldın ama güç olmasın değil mi?

  __Kes zevzekliğide bana şans dile.

  __Şansa ihtiyacın olduğunu sanmıyorum.


  Birkan,Ela'nın dediği gibi,biraz Obsesif hafif paranoyak hatta,arada kullandığı bağımlılık  ilaçlarına bağlı olarak şizofrenik olabiliyordu.

  Arada sırada halüsinasyon görüyor ve herşeyin mükemmel olmasını istiyordu.

  Bunca ruhsal rahatsızlığına rağmen,oldukça sakin bir yapısı vardı.Dünyayı umursamaz,kendinden emin tavrı,etrafındakiler tarafından bir hastalık olarak değilde,zenginliğin verdiği bir aşırı güven duygusu gibi algılanıyordu.

  Fakat Ela'nın bunu anlaması çokda uzun sürmeyecekti.Daha ilk konuşmalarında Birkan'daki garipliği sezecek ve ondan uzak durmak için elinden geleni yapacaktı.

  Sadece kalbiyle değil,diliyle hatta gözüyle bile Sedar'a olan aşkına ihanet etmek istemiyordu.

  Büyük bir sadakatle bağlıydı ona.

  Hele de o kafe deki konuşmalarından ve Serdar'ın olumlu düşüncelerini öğrendikten sonra,sıkı sıkıya koruma altına almıştı duygularını.

  O akşam evine gider gitmez yatağına attı kendisini.Hafta başıydı ve çok yoğun geçmişti.Çocukluğundan beri sevmezdi pazartesi günlerini.İçli içli Serdar'ı düşünmeye koyuldu ve ertesi gün ki konuşmasını tasarladı kafasında.

  Belli ki artık salı günlerini de sevmeyecekti.

                                                           ---o---o---o---o---o---


  Sabah uyandığında,bir anlığınada olsa unutmuştu bugün yaşayacaklarını.Pembe peluş terlik geçirilmiş ayaklarını süriye süriye banyoya gitti.Önce ellerini yıkadı uzun uzun.Sonra iplik gibi süzülen suyun altına daldırdı avuçlarını.Şırıl şırıl akan suyun tenine çarparken çıkardığı sesi dinledi bir müddet.Bir kaç kez boşalttı,suyla dolan avuçlarını.Suyu ilk kez görmüş küçük bir çocuk gibi şaşkındı bakışları.Daha önce hiç bu kadar rahatladığını farketmemişti ve lavaboyla duygusal bir bağ kurmadan önce annesinin sesiyle irkildi. 

  Gittikçe yakınlaşan ses,kahvaltının kendisini beklediğini haber veriyordu.

  Son kez doldurdu avuçlarını ve güzelce yüzünü yıkadı..

  Artık ayılmıştı ve gerçek dünyaya merhaba demesi gerekiyordu.

  Kahvaltısını yaptıktan hemen sonra,kahverengi deri çantasını aradı gözleri.Odasından çıkarken koltuğun üstüne fırlattığını unutmuş olmalıydı.Bütün salonu taradıktan sonra,kullanmaktan aşınmış çantasına ilişti bakışları,önce Serdar ı düşündü,daha güzel bir çantayla çıkabilirdi karşısına fakat kitaplarını sığdırabildiği tek çantasıydı o.Sonra kovdu düşüncelerini,zaten bir daha görüşemeyecekti.Gelişi güzel omuzuna geçirdi uzun askılı  çantasını ve koştur koştur okulun yolunu tuttu.


  __Merhaba Ela.

  __Merhaba!

  __Nasılsın?Bu arada ben Birkan.

  __Evet.Memnun oldum.

  __Vaktin var mı?Kahve içsek.

  __Derse girmem lazım.

  __Dersinizin iptal edildiğini duymuştum.

  __Ah,evet unutmuşum.

  __Ders olmadığına göre gidebilir miyiz?

  __Aslında...

  __Sadece bir kahve.

  __Peki.

  Birkan kantinden iki sade kahve almıştı.Ela'nın "bol sütlü"demesine aldırış etmeden.Turuncu plastik sandalyelere otururken Ela'nın solgun yüzü,dikkatinden kaçmamıştı.

  __Uyku sorunun mu var?

  __Evet ama terapiye ihtiyacım olduğunu sanmıyorum.

  __Yüzün çok solgun.

  __Halletmem gereken bir konu var.

  __Yardıma ihtiyacın varsa ...

  __Halledemeyeceğim bir şey değil.

  __İçmiyorsun?

  __Sütlü istemiştim.

  __Sade iyidir.

  Gülümsedi Ela..

  __Uyku problemim olduğunu sanıyordum.

  __Halledebileceğini umuyordum.

  Zoraki de olsa bir kaç yudum içti kahvesinden.Sade kahveden nefret ederdi.Her şeyden önce acıydı ve ziyadesiyle ağır.İçtiği her yudumda ağzına paslı bir tabakanın yayıldığını hissetti.Daha fazla dayanamayarak,bardağı masanın ortasına doğru itti.

  __Çok mu ağır geldi?

  __Sanırım.

  __Benim hatam.

  Hatasını kabullenmişti ama gözlerini dolu bardaktan bir türlü alamıyordu.Onu rahatsız eden bir şeylerin olduğu ap açık ortadaydı.Sanki derin bir konuya girecekmişte bir türlü konsantre olamıyormuş gibi..

  Yarım yamalak bir kaç cümlenin ardından;"içmiyorsan atalım mı "dedi,gözlerini kahve dolu bardaktan ayırmadan.
 Ela kafasını olumlu bir şekilde salladıktan hemen sonra,masa tertemiz olmuştu.Etrafda en ufak bir dağınıklığa yada pisliğe tahammülü yoktu."seni dinliyorum"dedi Ela.Acele ediyordu çünkü daha Serdar ı arayacak ve ders çıkışı müsait olup olmadığını öğrenecekti.Cevabını daha fazla geciktirmek istemiyordu.Bir an önce herşey olup bitmeliydi.

  Belki de kararından caymaktan korkuyordu.

  __Yarın ki partiden haberin var mı?

  __Evet, hertarafda afişler var.

  __Haklısın,gitmeyi düşünüyor musun?

  __Hayır..

  __Neden?

  __Partilerden hoşlanmıyorum.

  __Ama buna gelmelisin

  __Öyle mi peki neden?

  __Çünkü ben davet ediyorum.

  __Yani?

  __Yani ne?

  __Yani bu gelmem için yeterli mi sence?

  __Değil mi?

  __Kusura bakma ama gerçekten partiye falan gitmek istemiyorum.

  __Ben düşünmüştüm ki 

  __Uzatmanın anlamı yok.İnan kafam parti düşünemeyecek kadar dolu.

 __Peki,sen bilirsin.

  Birkan onurunun daha fazla zedelenmesine fırsat vermemek için susacaktı.Fakat bu geri çevriliş hırsını bin kat daha bileyecek ve Ela'nın üzerinde kurduğu psikolojik baskıyı arttıracaktı.



   ELA

  Birkan,benim gündemim bile olamazdı.Beynim Serdar'la o kadar meşguldu ki.Az sonra telefonla arayacak ve o ömre bedel sesin tınısına kaptıracaktım kendimi.

  Okulun en kuytu köşesine sığınmak istiyordum.O masum sesi duyduktan ve benim olmayacağını bildikten sonra gözyaşlarıma engel olamayacağımı biliyordum.

  Kimse görmesin istiyordum acziyetimi.Bir tek ben olmalıydım hayallerimi yıkmaya hazırlandığım yolda ve hiç kimseye hesap vermek zorunda kalmamalıydım,gözyaşlarımı silerken.

  Katran karası gözleri düşünmeye çalıştım sadece.Sesimde ki titrekliği sezmesin diye o güzel gözlere yoğunlaştım ve üzerimdeki kederin uçup gittiğini hissettiğim an çevirdim,çift kalple kaydettiğim telefon numarasını ezberimden.

  Biraz daha zaman kazanabilmek için,uzun uzun düşündüm her tuşa dokunurken ve açmamasını arzuladım telefonunu.

  Bir enkaza dönmeden önce,bir  gece daha hayal kurmak istedim Sadece bir gece daha ona binlerce kez "evet"derken düşünmek istedim kendimi.Karşıdan gelen heyecanlı sesle sıyrıldım düşüncelerimden.

  __A-alo..

  __Ela sesim gelmiyor mu?

  __Şey e-evet az önce sanırım gelmedi.

  __Sen iyi misin? 

  __Evet evet,müsaitmiydin.

  __Tabi.

  __Kararını verdin mi?

  __Evet ama telefonda olmaz işin kaçta bitiyor.

  __Beşte çıkıyorum.

  __Benim de son bir dersim kaldı,beş buçuk gibi bitmiş olur.

  __İstersen seni alabilirim.

  __Hayır buna gerek yok.

  __O zaman ders çıkışı gelirsin.Aynı kafe uygun mu?

  __Uygun.Görüşürüz.

  __Her zaman..

   Hayır Serdar "herzaman" değil.Bu akşam son.

  Allah ım gözyaşlarıma neler oluyor böyle.Onları neden tutamıyorum.Neden bir çağlayan gibiler.

  Bacaklarım daha fazla taşımıyor beni.Yılların yükü omuzlarına çökmüş bir ihtiyar gibi,yığılıyorum dizlerimin üzerine.

  Ellerimi yüzüme kapatıp,hıçkıra hıçkıra ağlıyorum dakikalarca.

  Kendimi toparlamaya çalışıyorum,güçlükle.Hıçkırıklarım fısıltıya dönüşüyor önce.Sonra iç çekişlerim azalıyor.

  Göz yaşlarımı siliyorum elimin tersiyle,hiç bir şey olmamış gibi ayaga kalkmaya çalışıyorum.Ama ne yaparsam yapayım dizlerimde ki titremeyi durduramıyorum.

  Sonra bir taş parçası ilişiyor gözlerime.Bir kaç adımda ulaşıyorum yanına ve bırakıyorum kendimi ağır bir kütle gibi..

  Orada ne kadar oturduğumu bilmiyorum.Son derse giremeyecektim ve sanırım ağlamaktan şişmiş gözlerle çıkacaktım Serdar'ın karşısına

  Tıpkı ilk günkü gibi...

 
 
 

Hiç yorum yok: