15 Ekim 2012 Pazartesi

YÜREĞİNE SOR 8.BÖLÜM



  __Geliyor.

  __Görüyorum.

  __Ne yapmayı düşünüyorsun?

  __Taner bilmiyorum. Üstüme gelme

  __Tanıt artık kendini,neredeyse yıl bitecek.

  __Abi bi dur ne olur.Görmüyor bile beni nereye tanıtıyorsun.


                                                             ---o---o---o---o---o---

  Ela okulunda çok popüler değildi.Kendine yetecek kadar arkadaşı vardı.Ama bir çok kişi tarafından tanınıyordu.

  Özellikle de erkekler...

  Ona hayran erkeklerin sayısı oldukça fazlaydı Fakat hiç biri,kontrolsüzce seven Birkan kadar tehlikeli değildi.

  Birkan,yirmi beş  yaşında,senelerini sınıf tekrarı yaparak geçirmiş vurdum duymaz serserinin tekiydi.Tıpkı diğer gençler gibi Ela nın masum yüzüne vurulmuş ama büyük bir sabırla kendisini fark etmesini beklemişti.

  Oysa Ela,gönlünü çoktan bir başkasına kaptırmıştı ne Birkan a nede bir başkasına umut vermek gibi bir niyeti yoktu.Bu yüzden,gelen bütün teklifleri kibarca geri çeviriyor ve hiç kimsenin kalbinin kırılmadığından emin oluyordu.

  Ela nın hiç bir erkekle arkadaşlık etmemesi Birkan ı mutlu etse de,ona uzaktan bakmak zorunda kaldığı için kahroluyordu.

  Birkan tanınmış ünlü bir avukatın oğluydu fakat garip bir tipti.Beyaz mersedesle dolaşmasına rağmen tek tip giyiniyordu.

  Yazları açık mavi taşlanmış kot pantolon,beyaz V yaka kaslarını ortaya çıkartacak şekilde dar badi ve vazgeçilmezi beyaz nike ayakkabı.

  Kışın ise;Siyah hafif taşlanmış kot pantolon,siyah balıkçı yaka triko ve yine vazgeçilmez rengi siyah deri mont.

  Gardırobu sayısı belirsiz en marka kot pantolon ve tişört le doluydu.

  Kışın siyah,yazınsa beyaz tıpkı özel hayatı gibi net.Gri olmayı düşünmedi hiçbir zaman,çizdiği çizgiden sapmayı da.Farklı bir karizması vardı aslında.Öyle sonradan edinilmiş bir şey değil,parayla pulla da ilgisi yok..Doğuştan karizmatikti Birkan..


  Dersinin olmadığı günlerde, muhakkak spora giderdi.Hatta dersi olsa bile spora gitmeye özen gösterirdi.

  1.90 lık boyu ve kaslı vücudunun sanki daha fazlasına ihtiyacı varmış gibi..

  __Birkan sana bakıyor.  

  __Kim?

  __Tanımıyorum deme sakın.

  __Cidden tanımıyorum.

  __Bak,ama dur hemen bakma.Anlamasın ona baktığımızı.Az önce buraya bakıyordu,onu süzdüğümü gördü.

  __Boş ver ya,ne bakacağım.

  __Ela lütfen.Birkan benim favorim.Çok tarz birisi.saçları hep uzun,kestirdiğini hiç görmedim.Geçen yılda bu okuldaydı.Gözlerini bir görsen sanki sürme çekmişsin gibi..

  __Ay Dilan,beni de meraklandırdın.Aynı sınıfta mısınız?

  __Yok, o üçüncü sınıf.Hadi çaktırmadan bak.

  __Nerede?

  __Dün oturduğumuz bank var ya,ıhlamur ağacının yanında ki.Ama üstünde beyaz badi olan Birkan,diğeri de  en yakın arkadaşı Taner.Oda hoş ama ...

  __Tamam Dilan anladım,Birkan gibi değil dimi?

  __Eveeet.

  Dilan evet derken kafasını hafif sola eğmiş ve gözlerini kırpıştırarak küçük bir çocuk taklidi yapmıştı.Ela sanki bir arkadaşına bakınıyormuş gibi arkasını döndü.Birkan,Dilan ın anlattığı kadar çekici değildi.Zaten Serdar dan sonra,hiç kimse onun kadar çekici gelmeyecekti.

  Sadece bir kaç saniyeliğine bakmış olduğu için,tek görebildiği açık buğday ten rengi ve omuzlarına kadar uzattığı kahverengi saçları olmuştu.

  Maalesef bu özellikler Ela nın ilgisini çekmek için yeterli değildi.

  Bir delikanlının,yakışıklı sınıfına girebilmesi için,teninin esmer, saçlarının siyah ve gözlerinin gece gibi koyu olması gerekiyordu.

  Serdar olması gerekiyordu.

  __Nasıl, çok tatlı değil mi?

  __Tipim değil.

  __Saçmalama,şu bebek cildini görmedin galiba.Sanki fondöten sürülmüş gibi,parıl parıl parlıyor.Ben en çok saçlarını seviyorum,bazen taç takıyor.

  __Yok artık..

  __Öyle değil,incecik siyah bir şey ama çok yakışıyor.İşte o zaman yüzü daha net çıkıyor ortaya.Boy,pos,tip hepsi süper ama biraz tuhaf.

  __Tuhaf derken?

  __Çok sessiz,kendi halinde.Taner den başkasıyla konuşurken görmedim onu.Hep aynı renk kıyafet giyiyor,aynı banka oturuyor ve inanmayacaksın ama her gün aynı yemeği yiyor.Ne yemek sonrası içtiği sade kahvesini erteliyor nede bank da otururken atıştırdığı Harıbosunu.

  __Desene istihbarat kuvvetli,ama böylesi tuhaftan öte bir şey.Ruh hastası bence.

  __O kadar de değil.

  __Belki ruh hastası değildir ama kesin Obsesif.

  __Kim?

  __Obsesif..Obsesifler eşyaların kesin bir düzen veya simetri içinde bulunmasını isterler.Fakat daha ağır belirtileri de vardır.Etrafa zarar verme korkusu,hastalanacağını düşünme korkusu veya utanılacak bir şey yapmaktan korkma gibi..

 __Bence abartıyorsun.Sadece hayatını düzene koymuş,bir nevi otomatiğe almış.

  __Belki de öyledir.

  __Gerçekten hiç ilgini çekmedi mi?

  __Hayır.Rahat olabilirsin.

  __Daha öncede sana bakarken  görmüştüm,ne yalan söyleyeyim korktum.

  __İçin rahat olsun,benden sana zarar gelmez.

  Dilan yine şımarık bir çocuk edasıyla gülümsemişti.Ellerini bir birine çarparak neşe içinde zıpladı.Birkan yüzünden en sevdiği arkadaşıyla karşı karşıya gelmek istemiyordu.

  __Yarın ne yapıyoruz?

  __Ben çalışıyorum.

  __Ama yarın cumartesi.

  __Pazar günkü mesaimi cumartesiye çektim.

  __Pazar günü işin mi var?

  __Sanırım....







  

  

Hiç yorum yok: